Ünlü sanatçı Sezen Aksu' nun bir şarkısında dile getirdiği Ah İstanbul, İstanbul olalı; hiç görmedi böyle keder...
Bu sıralar siyasette tartışılan İstanbul seçim sonuçlarına bakacak olursak şarkıda dile getirilen ifadeler tam yerine oturacaktır.
O İstanbul ki Fatih Sultan Mehmet Han'ın çağ açıp çağ kapattığı bir şehir; O İstanbul ki Peygamber efendimiz Hz.Muhammed Mustafa'ya(s.a.v) aylarca misafirperverlik yapma şerefine nail olan Hz.Eyüp El Ensari'ye kucak açan şehir; O İstanbul ki yedi tepe üzerine kurulmuş ama jeopolitik konumuyla sadece Türkiye 'nin değil hemen hemen bütün dünyanın gıpta ile baktığı şehir...


       Bu yüzden üzerinde barındırdığı onaltı milyon nüfusuyla bir çok ülkenin nüfusundan daha fazla bir potansiyel ve daha büyük metropol...
Boğazları ile, Adaları ile, ilçeleri ile İstanbul ülkemizin dünyaya açılan penceresi...
Kaldı ki İstanbul üç beş mısra ile anlatılamayacak büyük bir şehir...
Ancak gelin görün ki 31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul; tarihinin en şaibeli seçimini yaşadı!
Örgütlenmiş kişilerden oluşan sandık kurulları bilerek ve isteyerek Cumhur ittifakı adayı Binali Yıldırım' a verilen onbinlerce oyu, yok saymakla kalmamış üstüne üstlük millet ittifakının adayı Ekrem İmamoğlu' nun hanesi yazarken suç üstü yakalanmışlardır.

 


Kamu görevlisi olmayanların sandık başında yaptıkları hileler, çaldıkları oylar yenilir yutulur gibi değil.
Haliyle Türkiye bir hukuk devleti olduğu için gerek Ak Parti yöneticileri gerekse Mhp heyeti Yüksek Seçim Kuruluna somut tespitlerini sunarak itirazda bulunmuşlardır.

 


Tabi bu şaibeli süreç devam ederken, seçimi önde kapatan sayın İmamoğlu Mazbatamı bir an önce verin diyerek beklenen demokratik olgunluğu malesef gösterememiştir. Hatta daha kendisine mazbata verilmeden ve resmen başkan olmadan Anıtkabir'e gidip deftere İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı diye imza atmış ve kamuoyunun büyük tepkisini çekmişti.
Öte yandan Binali Yıldırım ise kendisine süreç ile ilgili her soru sorulduğunda; bu işin patronu Ysk' dır, vereceği karar başımızın üstündedir, diyerek oldukça olgun bir tavır göstermiştir.
Siyasi süreç sonunda Ysk yapılan itirazları değerlendirmiş olup İstanbul seçimlerinin iptaline ve seçimin yenilenmesine karar vermiştir.

 


Hukuka inancı olan her vatandaşın Yüksek Seçim Kurulunun kararına saygı duyması gerekir. Kaldı ki sayın İmamoğlu başından beri en güvendiğim kurum Ysk'dır diye defalarca dile getirmişti. Buna karşın seçim yenileme kararı sonrası Ekrem İmamoğlu Ysk hakimlerine demedik laf ve yapmadık hakaret bırakmadı.

 


Hatta Ak Parti saflarında gelebilecekleri en üst makamlara gelen Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu'nun dahi Ysk' nın iptal kararına dudak burkup eleştirel bir tutum sergilemeleri ise tam bir hezeyan olarak karşımıza çıktı.
Hasılı kelam tüm bu süreçlerin nihayetinde İstanbul için yeni seçim tarihi 23 Haziran olarak belirlendi. Başta partiler ve adaylar olmak üzere İstanbul'la ilgili içeriden ve dışardan hayali ve hesabı olanlar çalışmaya çoktan başladılar bile. Uzun lafın özü söz konusu sürecin her yönünü nihayetinde biz de bekleyip göreceğiz..
Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler...
Kalın sağlıcakla...