Allah aşkına birileri dur desin artık.
Dünyanın en büyük insanlık dramı yaşanıyor.
İnsanım diyen herkesin utanması gereken facialar yaşıyoruz.
İnsanlar yurtlarını evlerini, ailelerini yuvalarını terk edip kaçıyor.
Kaçarken de her şeyi göze alıyorlar.
Yaşadıkları ülkelerde kaçmazlarsa ölecekler.
Bir kısmı daha kaliteli yaşam standardı olan ülkelere gitmek istiyor.
Kafalarında birçok seçenek var.
Bu seçeneklerin çoğunun ölümle sonuçlanacağını biliyorlar.
Ülkelerinde kalsalar da ölecekler.
Onlar ikinci ihtimali hayata geçirmeye çalışıyorlar.
Avrupa'ya gidersek belki kurtuluruz diyorlar ve en tehlikeli yollardan başlıyor kaçış.
Ölüm, yoksulluk, acı, hastalık, gurbet hayatı her türlü dramla karşılaşıyorlar bu çetin yolculuklarında. Ancak unutmayalım ki kimse, hiç birimiz çok mecbur olmazsa her şeyini geride bırakıp, sonunu göremediği, bilemediği bir maceraya atılmaz.
Belki yazarken, konuşurken çok kolay gibi görünüyor ama çok zor bir hayat.
Sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde sormamız icap eden soru basittir. Aynı şartlar altında ben yaşasam ne yapardım, ölmeyim mi yoksa göçmeyi mi tercih ederdim? Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Yemen'de ya da başka yerlerdeki gibi çoluğumun çocuğumun gözlerimin önünde yaralanmasını, ölmesini mi beklerdim empatisini kurmalıyız?
Bu soruyu kendi kendimize sormazsak sorunun ne olduğunu anlayamayız, anlamadığımız sürece de çözüm üretemeyiz.
Yürekleri acı dolu insanlar dünyanın neresine gitseler birçok acı ve zorluklarla karşılaşıyorlar.
Göçmenlerden bahsediyorum. Hayat onlar için her an acı her an ölümle burun buruna yaşamaktan ibaret.
Yerinden yurdundan edilmiş insanlar için utanmalıyız, sıkılmalıyız çözümler bulmalıyız.
Kimisi kim vurduya gitti kimisi çocuklarının ailesinin gözleri önünde katledildi…
Birçoğu ise insan tüccarları tarafından para karşılığında aldatılarak kaçırıldı ve sonucunda öldüler.
Bazısı denizlerde öldü cesetleri kıyıya vurunca körpecik çocukları gördü deniz kıyıları.
Kimisi Van gölünde vahşice katledildi. Üç beş kuruş para kazanma hırsıyla garip insanlar yok olmaya devam ediyor.
Belki şairler, edebiyatçılar, sanatçılar bu konu hakkın da ağıtlar dizeler yazarlar.
Van sınır il ve geçiş güzergâhı olması nedeniyle kaçakçılığın tam merkezi konumunda.
Her türlü kaçakçılığın yapıldığı Van ilimizde insan kaçakçılarının tam Van'a bir vahşiliği yaşatması acının gelinen son noktası durumunda.
Cezalar çok arttırılmalı para için insanları ölüme sürükleyen bir zihniyetin hiçbir topluma hayrı olmaz.
Aksine para için her yolu mubah gören insanlığı alınmış vahşilerin bu topluma çok alanda zarar vermesi kaçınılmaz bir gerçektir.
Bu vahşiler 72 düzensiz göçmeni 15 kişilik minibüse bindirerek kaçırdılar sonucu yine hüsran ikisi havasızlıktan ve sıkışmadan dolayı hayatını kaybetti..
Sana ve ülkene sığınmışlara böylemi davranacaktın?
Bu insan kaçakçılığı sorunu böyle devam ederse bitmeyecek.
Birçok kaçakçılıkta olduğu gibi tutuklamalar ve cezalandırmalar taşıyıcılarla sınırlı kalmamalı.
Gözetleyiciler, yardım yataklık yapanlar ve en önemlisi işin baronları bulunmalı bu iş bataklıkta kurutulmalı yoksa biz daha çok can kaybedeceğiz.
Dur denilmezse birçok konuda olduğu gibi bu cinayetlerde kronikleşerek hayatımızın bir parçası haline gelecek ve bizde kanıksayarak doğal karşılayacağız..
İşin en acı, ilginç ve düşündürücü tarafı ise 15 kişilik minibüse 72 kişi bindirerek 2 kişinin ölümüne sebep olan organizatörlerden biri HDP Özalp Belediye Meclis üyesi Hikmet Üvenç çıktı.
Ben bir kişinin hatasını ailesine ya da bulunduğu partiye mal etmeyi doğru bulmuyorum.
Yani toptancı yaklaşarak bir insanın hatasıyla bulunduğu kesimleri linç etme çirkinliğini gösterenleri hep fitnelikle nitelemişim.
Fırsatçıların toptan imha etme kurnazlığını kim yaparsa yapsın pislik olarak görürüm…
Ancak bir insan toplumu yöneten bir makamdaysa hele ki toplumu değiştirip dönüştürmekten ve de insan haklarından hukuktan sıkça bahsediyorsa, insanların ölümünden dem vuruyorsa, ezilmişlikten dünya halklarının haklarından bahsediyorsa, sonra dönüp beş kuruş para için insanların ölümüne neden oluyorsa, en önemlisi insan ticareti yapıyorsa yazıklar olsun demekten başka bir şey kalmıyor bizlere.
Sorumluluk sahibi insanlar bulunduğu makamın sorumluluğunda hareket etmek zorundadır.
İşin ucunda para olunca hiçbir siyasi ahlak ve hiçbir din inanç dinlemeyen insanlar toplumun bütün kesimlerinde mevcuttur maalesef.
Ancak bu kirli ve çirkin işlere bulaşanlara memursa amirleri siyasetçiyse parti yetkilileri gereken cezayı vermeli topluma örnek olacak uygulamalar yapılmalıdır.
Açıkçası ben HDP'nin, HDP Özalp Belediye Meclis üyesi Hikmet Üvenç hakkında nasıl bir yol izleyeceğini nasıl bir ceza yöntemi uygulayacağını merak ediyorum..
En azından topu taca atmadan konuyla ilgili bir basın açıklaması yapmaları kamuoyunun beklentisidir…
Kim olursa olsun insan ölümüne yol açan tüccarların hesabı sorulmalı bir daha hiç kimsenin insan kaçakçılığı yaparak para kazanma yolunu seçmeye cesaret edemeyecek yaptırımlar yapılmalıdır…
Zaten bu insanlar dünyadaki zalimlerin yüzünden her gün her yerde can çekişiyor acı çekiyorlar, birde gittikleri yerlerde üzerlerinde oynanan bunca oyuna kimse seyirci kalmamalı.
Küçücük olaylarda yürüyüş yapan basın açıklamaları ile olur olmaz açıklama yapan, insan hakları savunucuları insanlık için uğraşıyorum insanca yaşam için varım diyenlerin asıl görevi böylesi gerçek olaylar üzerine açıklama yaparak dünya insanlığının dikkatini bu ezilen aç ve açıkta kalan insanlık dramının üzerine çekmektir.
Asıl özgürlük mücadelesi budur.
Asıl insanî mücadele budur.
Asıl ezilmişlerin hakkını aramak budur.
Asıl kimsesizlerin kimsesi olmak budur..
Gerçek insan olmak kimsesiz gariplerin hakkını aramaktan geçer.
Hem gösterişten hem de kibirden uzak insanların asıl görevi bu olsa gerek.
İnsan ticareti yapanlar büyük insanlık suçu işliyor ve kimse sessiz kalmamalı…
Böylesine kırılgan bir coğrafyada bugün de gelecekte de kitlesel göçlere hazırlıklı olmamız, yaşadığımız deneyimlerden sonuçlar çıkartmamız şarttır.
Hem hakkı savunacaksın hem de haksızlık yapacaksın!
Hem adalet diyeceksin hem de zulmedeceksin!
Hem eşitlik diyeceksin hem de insanları böleceksin!
Hem insan hakları diyeceksin hem de insanları tıkabasa minibüse dolduracaksın.
Ölümüne sebep olacaksın!
Neysen o olmalısın!
Yoksa bunun adı münafıklık olur.
İkiyüzlülük olur.
Münafıklıkla aranızda tercih yapmalısınız karar vermelisiniz!