Hayat çok enteresan bir şekilde ilerliyor.
Nerede ne olacağını kestirmek mümkün değil. Başınıza her an her şey gelebilir.
Hiç kimsenin bir dakika sonrasına garantisi yok anlayacağınız. Günümüz dünyasında birçok manada ayakta durmak çok zor. Özellikle ekonomik olarak ayakta durmak neredeyse imkânsız hale gelmiş.
Ekmek aslanın ağzındadır klasiğini çok duymuşsunuz. Şimdi ekmek zalimlerin iki dudağının arasında onlar isterse siz iş sahibi olabilirsiniz istemezse sürünmeye devam.
O zalimlerde işi en yakınlarına veriyor. Kim güç, yetki sahibi oluyorsa adaletsizce, adeta hak ve hukuk tanımadan işe en yakınlarını alıyor ve işe ihtiyacı olanlar yine kendi hallerine terk ediliyor.
Anlayacağınız iş alımlar adalet, liyakat, ekonomik gelir seviyesine göre değil de torpille oluyor yani.
Bu yakınlarını işe alan yetkili zalimlere sorduğunuzdaysa;
-"Allah adına kâsem ederim" diye başlayıp bilindik klasik yalanlarını sıralayarak emanetlerini aldıkları toplumu kandırmaya aldatmaya devam ediyorlar.
Önceleri saf, temiz, dürüst görünen kimileri fırsat eline geçince gerçek yüzü ortaya çıkarıp herkese gösterdiği dürüst kişi maskesini sıyırıp yüzünden alıyor ve gerçek kimliği, kişiliğiyle sizi baş başa bırakıyor. Dün olduğu gibi bugünde bukalemunların dönemi de bitecek elbet.
Biz Allah adıyla bu toplumu kandıran sahtekârları iyi tanıyoruz. Bu dünya kimseye BÂKİ değil.
Şimdi bunları neden yazdın dediğinizi duyar gibiyim değerli dostlar.
Torpil sahibi adaletsizler tarafından iş, asıl işe ihtiyacı olana verilmeyince, alın teriyle helal rızkını kazanıp ailesinin, eş ve çocuklarının ihtiyaçlarını namerde muhtaç olmadan karşılamak isteyen nice koca yürekli kardeşimiz kendi illerini bırakıp başka bir ilde rızıklarını aramak zorunda kaldılar.
Ve maalesef hayat onlarla birlikte bütün aileye de zehir oldu. Bunun en son acı örneğini Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde PKK'nın yol yapım çalışması yürüten işçilere yönelik saldırısında iki sivil işçi hayatını kaybettiğinde görmüş olduk.
Hain saldırı sonrası geride 11 çocuk ile acılı iki eş kaldı.
Saldırıda ağabeyi ve amcasını kaybeden Ferruh Bilici bu acı durum karşısında;
-"25 yıldır HDP'ye oy verdim onlar ağabeyimi öldürdü" sözleriyle isyan etti.
Hal böyle olunca HDP ye oy vermiş kardeşlerimize sormak gerekiyor;
-"Gerçeği görmek için illa da PKK'nın bir tanıdığımız yâda yakınımızı katletmesi mi gerekir."
Bir kere ekmeği için çalışan sivil insanları katletmekte neyin nesi?
Kendi halinde, ekmeğinin derdinde olan masum insanları katletmek kime ne sağlayacak?
Bu hain saldırı kimin işine yarayacak?
Bu vahşetin gerekçesini anlayamıyorum.
Şimdi Kürt sorununu, Kürtlerin özgürlüğünü bu katliamın neresine oturtacağız?
Kürdistan'ı böyle kuracaksınız öyle mi?
Masum, ekmeği için rızkının peşine giden Kürt işçileri, 18 yaşındaki askerleri, gencecik polisleri katlederek özgürlük mü getireceksiniz?
Yoksa akıl babalarınız infial ortamı oluşturun, kendinizi halka tekrar gösterin, gücünüzün bitmediğini hatırlatın, kabuk tutmuş acı hatıraları tekrar tazeleyin, güncelleyin diye size talimat mı verdi?
Tüm bunları söylerken tabi ki halkı karşısında hiçbir değeri kalmayan ve toplumun bütün değerlerini yok eden bir örgütten bahsediyoruz. Elbette ki böyle bir yapıdan/ örgütten erdemli bir tavır, eylem beklemek yanlış olur herhalde?
Şimdiye kadar yazdıklarımız işin, madalyonun bir yüzüydü. Öteki ve en önemli kısmı ise bence daha önemli.
Sormak istiyorum, PKK'nın bu vahşetine karşı sessiz kalan STK'lar sahi SİZ neredesiniz?
İş için, helal rızık için, ekmeği için, çocuklarının eğitimi için çalışmaya giden bu garibanlar için bir kınama açıklaması neden yapmadınız?
"Gezginfest" adlı festival için aylarca "olsun veya olmasın" diye her yeri ayağa kaldıranlar neden şimdi sus pus? Yoksa katledilen iki masum insanın dökülen kanı, geride kalan gözü yaşlı eş ve çocukların acısı, ızdırabı her hangi bir değere sahip değil mi?
Masum insanların katledilmesi, hain terör örgütlerinin bu halk üzerinde silah, baskı, şiddetle devam ettirmek istedikleri alçakça oyun "kanayan bir toplumsal yara değil mi?"  
Allah aşkına bu durum hiç mi anlam ifade etmiyor?
Bütün inançlarda insanın yaşaması her şeyden daha önemli değil mi?
Üç beş kuruş para kazanmak için her şeyi yapıyorsunuz, her türlü basın açıklamaları yapıyorsunuz da şimdi neden yoksunuz ortalıkta?
Yoksa korkuyor musunuz?  
Bizim bilmediğimiz başkaca nedenleri mi var?
Her konu hakkında, hatta üzerinize vazife olmayan konularda bile sorumluluk üstlenip, kendinize vazife çıkarıp açıklamalar yapınca oluyor da, PKK'nın bu katliamına neden seyirci kalıyorsunuz bari bunu açıklayın da bilelim?
Yâda PKK'nın yaptığı doğrudur, bu adamlar ölümü hak etmiş deyin?
Bir şey söyleyin artık!
Böylesi konularda kafayı kuma gömmek olmaz. Kapalı kapılar ardında çokça yorumlar yaptığınızı duyuyoruz, biliyoruz.
-"Kentin ekonomisi, gençlerin eğlencesi için Gezginfest'e her türlü desteği vermeye hazırız." diyen Büyükşehir Belediyesi eş başkanlarına sormak gerekmez mi?
-"Bu katledilenlerde genç değil miydi ve katledildikleri yere iş için, helal kazanç için gitmemişler miydi?".
Şimdi ne diyeceksiniz acaba?
Kınama yapacak mısınız?
Hem bunlarda hakkını savunduğunuzu iddia ettiğiniz Kürt bilesiniz!
Yoksa bizim istediğimiz Kürtler değil mi diyeceksiniz?
Devleti, kurumlarını, güvenlik birimlerini siyasi iktidarı, her hatasında eleştirenler sözüm ona insan hakları savunucuları, STK'lar haydi gözünüzü seveyim çıkın meydana bu mazlum işçileri katleden PKK'ya da bir iki söz söyleyin!
Ve olur olmaz her konuda sosyal medyayı işgal eden, sizi sosyal medya twitter kahramanları sizleri de görelim!
Her sözünüzde insanın kıymetli olduğunu dediğiniz için birde safınızı netleştirmeniz için hatırlatayım dedim.
Yoksa kapalı kapılar ardında başka gerçekte başka olmakla olmuyor.
Yani devletin yanındayken Vatan, Millet, Sakarya türküleri okuyacak; çıkınca başka başka şeyler öyle mi?
Ne diyelim?
Ahh, aaahhh…