Türkiye önemli bir sürece girdi!
16 Nisan günü anayasa değişikliği için referanduma gidilecek.
Bu husustaki ilk ve son duamız, en hayırlı sonucun ortaya çıkmasıdır.
Anayasa değişikliğine, evet demenin de hayır demenin de geçerli sebepleri olmalıdır. İrademiz söz konusu olan durumlarda memleketimiz için en hayırlı kararları vermek herkesin vazgeçilmez görevidir.
Böyle tarihi dönüm noktalarında kişisel hissiyatları aşarak objektif olmak gerekir.
Öyle takım tutar gibi karar vermemek lazım.
Sorgulamadan kayıtsız şartsız itaat etme kültüründen vaz geçilmeli.
Mesele parti meselesi değil.
Mesele devlet meselesidir.


     Mesele geleceğimiz meselesidir.
Sistem mi? Hem de bugünkü?
Ben bu sistemden çok rahatsızım.
Bu sistem hakkı ve haklıyı korumakta yetersiz kalıyor.
Bu sistem her haliyle insanlığa, benim inancıma, değerlerime zulüm etti, etmeye de devam ediyor.
Türkiye artık bu sistemle hem dünyada hem de kendi içinde sorunlara cevap veremiyor.
Bu sistem mutlaka değişmeli!


      Mevcut sistem bu ülke insanına çok acılar çektirdi.
Ne acıdır ki bu sistemden rahatsız olanlar, mutlaka değişmelidir diyenler,
Şu an bu sistem değişmesin diye yollara koyulmuşlar.
İnanın bu sistemin değişmesini herkesten çok istiyorlar…
Evet ile geçecek maddeleri kapalı kapılar ardında kabul ediyorlar..
Hatta biz bile bu kadar olumlu bir anayasa değişikliği hazırlayamazdık, diyorlar.
Ancak gelin görün ki inat, ihtiras, kin, nefret bir türlü bırakmıyor doğru karar versinler.
Zaten çektiğimiz acıların sebebi de içimizdeki kişisel ihtiraslar değil mi?
Bu sistem değil mi kardeşi kardeşe vurdurtan!
Bu sistem değil mi kan emici vampirleri besleyen!
Bu sistem değil mi insanları İslam düşmanı eden!
Yine bu sistem değil mi ceza evlerinde suçsuz yere düşen masumları çürüten!
Bu sistem değil mi bir celsede bitmesi gereken Mahkemelerin, güçlüden yana olarak yıllarca sürüncemede bıraktıran!
Bu sistem değil mi hak etmeyen insanları hak etmedikleri yerlerde, makamlarda oturtan.
Bu sistem değil mi zengini, kodamanı, makamı, koruyan.
Bu sistem değil mi baronlar, mafyalar, derin devletler, çeteler, Ergenekonlar, fetö’ler yetiştiren; Kur’ansız cemaatler oluşturan, terör örgütleri kurduran.


     Bu sistem değil mi kendi kurduğu silahlı örgütlerle kendi insanını, halkını öldüren, öldürten, kendi kuyusunu kazan.
Bu sistem değil mi kendi başbakanını idam eden!
Bu sistem değil mi kendi Cumhurbaşkanını kaldığı otelde öldürmeye giden
Öldürmek için kurşunlara dizen.
Bu sistem değil mi darbeler yaparak defalarca kendi halkını öldüren.
Bu sistem değil mi hep adaletten yana değil, güçlüden yana olan!
Bu sistem değil mi Hükümetleri seçimlerle değil bir takım komplolarla indiren!
Yazacak o kadar çok şey var ki.


      O nedenle bu sistem değişmeli insanını kucaklayan, ayrıştırmayan,
Şucu bucu olmayan adam gibi bir yönetime ihtiyaç var.
Yukarıda saydığım sorunların tek nedeni Kur ’anın adaletine, sistemine uymayışımızdandır.
Elimizde hazır olan haksızlığı, yanlışı doğruyu bize en iyi anlatan yüce kitabımıza mutlaka başvurun diye hatırlatmak isterim.
Unutmayın ki hiçbir sistem Allah’ın sisteminden üstün değildir.
Allah’ın adaleti bütün sorunlara cevap veren niteliktedir, yeter ki ön yargılı yaklaşmayalım.
Yani, bazı Müslüman olduğunu söyleyenlerin kötü örnekliği, ölçü değildir.
Kötü olan İslam’ı kötü kullanan insandır, kötü İslam değildir.
Bu nedenle bütün insanlığı Allah’ın sistemi olan kitabı Kur ’an-ı Kerim’e uymaya davet ediyorum.
Asla pişman olunmayacak bir yoldur. Vesselam…