Hatırlar mısınız dostlar?
Kadim medeniyet kültürümüzün yönetim anlayışında olan ve sadece bize özgü çok özel tanımlamamız vardı; "Şehr-i Emin" olmak.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan bu tanımın içeriğini genişleterek geçen gün yaptığı bir konuşmada;
"-O şehirlerin Ömer'lerini bulun ve bana getirin, görevlendirelim" diye talimatlar verdi.
Bu söylem inşallah bir uyanışın, dirilişin başlangıcı olur.

 


Ancak Ömer olmayanlar Ömerleri nasıl bulabilir ki? sorusunu hemen sormak lazım.
Bu şehirde Ömerleri hiç yaklaştırmadılar Ömerlerin ne olduğunu anlayamadılar.
Bugüne kadar Van'da görevler verilirken istisnalar hariç herkesi şaşkına çeviren görevler verildi de ondan hatırlatayım istedim

 


       Van özelinden baktığımızda göreve talip olanların birçoğu Allah, peygamber adıyla ayetlerle, hadislerle bu topluma vaazlar vererek kendilerini İslam'ın en önemli adamları göstererek makam sahibi olmadılar mı?
Makam sahibi olduktan sonra kibir abidesi kesilmediler mi?
Yetki sahibi olduktan sonra önce kendi yakınlarına ikbal, imtiyaz tanımadılar mı?
Konuşurken sözde adalet timsali kesilenler, insanlara tepeden bakacak kadar kendinden geçen sarhoş misali davranmadılar mı?

 


         Makamları görünce geçmişlerini unutmadılar mı?
Yola çıktıklarını, yolda bulduklarına satmadılar mı?
Topluma, insanlığa, AK Partiye, devlete zarar verenlerle kol kola girmediler mi?
Yok, yok olmuyor beyler olmuyor!

 


Evdeki hesap çarşıya gidince hep bozuluyor.
Bugüne kadar yola çıktıklarınız Ömer'ler değil miydi?
Şimdi bu Ömer'ler neredeler, harbiden hiç araştırdınız mı?
Sordunuz mu AK Partide görev almayınca ne halde olduklarını?
Bırakın AK partiye seçim çalışmalarında destek vermelerini, AK partinin kazanmaması için her yolu denediler eski Ömer'leriniz.

 


            Van'da kim ne yaptıysa yanına kar kalıyor!
İşte o bahsettiğiniz Ömer'lerde yok ki yapılanların hesabını sorsun.
Bu arada Sayın Erdoğan fani Erdoğan size çok önemli bir şey diyeyim mi?
AK Partiden istifa eden Sayın Beşir Atalay ve o dönemdeki yol arkadaşı en eski vekilin Van'da milleti AK Partiden uzaklaştırmak için akla ziyan her şeyi yaptıklarını sizlere defalarca yazdığımda kimse uyandırmadı mı AK Parti genel merkezini?

 


            Bugün bu ismin istifa nedenini öğrendiniz mi?
AK Partiyi bitirip yeni kurulacak partiyle yola çıkacak olması her şeyi çok daha net anlatmıyor mu sizce?
Sayın Erdoğan Ömer'leri seçemediğiniz için Van'da çok şey oldu, Van hep kaybeden oldu!
Yaptığınız onca hizmetleri anlatan var mı sizce?
Siz FETÖ ve KCK/PKK ile ilgili açıklamalar yaptınız defalarca bir sorsanız acaba Van'da sizi temsil eden kaç insan bu minvalde açıklama yaptı şuana kadar?

 


        Keza, kayyım atadınız, ikinci kayyım dönemi de dâhil bir tane Van'lı AK Partili yöneticiden yanlış mı doğrumu açıklama yapan duydunuz mu?
Sahi bu konuda halka kim kayyım gerekçelerini anlattı? Duyanınız, göreniniz var mı dostlar?
Bu suskunluğun nedeni nedir sizce?

 


        Yoksa bu şehrin Ak Parti teşkilatları ve milletvekilleri yok mu?
Şehr-i emin Ömerleri bulmak zor değil ama onlara giden yok. Çünkü Ömer'lere gidenler onlara istediklerini yaptıramayacaklarını çok iyi biliyor!

 


Yönetim anlayışımızda çok önem verilen, hatta yönetim tarzımızın ser levhası yapılan Ömer'ler ve şehr-i emin gibi önemli tanımlar acaba neden şimdi tekrar bu kadar önemli görüldü, önemsendi ve dile pelesenk oldu diye düşündüğümüzde "şehr-i emin" olmanın yani Ömer'lerden olmanın derin anlamalarına bakmamız gerektiğine inanıyorum.

 


Ömer olmak; şehri ve içinde yaşayanları emanet bilmek, bu emanete ihanet etmemekti.
Ömer olmak; bir şehrin güvenilen idarecisi olmak; idare ederken Hazreti Ömer gibi adil, Hazreti Ebubekir gibi sadık, Hazreti Ali gibi vefalı ve yiğit olmaktı.

 

 

        Ömer olmak;  bir şehrin halkına hizmet ederken hakka, hakka hizmet ederken de halka hizmet ettiğini bilen olmaktı.

Ömer olmak; sevilmek, sayılmak, hissedilmek, hmekti.
Ömer olmak; şehirden emin olan, kendinden de emin olunandı.
Nede güzel bir bakış ve ne kadar derin bir sorumluluk bilincinin hâkim olduğu hassasiyetler saklıymış bu tanımda. Ama nedense artık kullanmaz olduk bu tanımları.
Hiç aklımıza gelmez oldu.

 


Daha modern tanımlamalarla kendimizi ifade etmeye çalışır olduk. Ama sonuç hiçte beklediğimiz gibi olmadı.
Sebebi bence bize ait olan kavramlardan uzaklaşmış olmakta, bize yani özümüze yabancılaşmakta yatıyor.
İşte tamda bu nedenle artık bu kent ve ülkemiz yürekten insanlarını arıyor.

 


Kendini en samimi duygularla ve çıkarsız, hesapsız saf niyet ve düşüncelerle sarmalayacak yiğitler istiyor.
Bir ananın evladını kucakladığı gibi menfaatsiz, karşılıksız, halkını kucaklayacak adamlar bekliyor artık.
Memleketin ortak menfaatlerine, halkının yüreğine dokunan,  karnına haram lokma dokundurmamış, işin mahiri Van'ın sevdalısı liderlerini arıyor.
Neden mi?  

 


Çünkü bu şehir çok acı çekti. İşin ehli olmayanlar tarafından çok yıpratıldı ve yıpratılmaya devam ediliyor da ondan!
Van özelinde aklıselim düşünmek zorundayız bence. İdeolojik hesapları mı önceleyelim yoksa evimizin, mahallemizin, okulumuzun, çocuğumuzun, torunumuzun en iyi şartlarda yaşamasını önceleyen, hesap soran ve sorgulayan bir gelecek mi inşa edelim diye düşünmeliyiz.

 


Bizleri sarmalayan endişelerden kurtulmalıyız artık.
Bu şehirde gelecek endişesi taşıyanların endişelerini giderecek yeni yönetimler oluşmalı.
Bahsettiğim yönetimler kurumların tümünde ve özellikle kayyım atanan belediyelerde olmalı ve ahde vefa unutulmamalı.
Bu anlayış ya devlet eliyle olur, yâda siyasi partiler eliyle. Ama tüm yapılacaklar bu kentin yarınları için olmalı. Her türlü riskler alınmalı. Aksi halde herkes başını taşlara vurur ve geriye düzeltecek zaman kalmaz.
Varsın tüm yazan çizenler hesabını yapsın. Biz biz olduktan sonra, sıratı müstakimden kaymadıktan sonra her şey boş gelir. Hesapların üstünde hesabı olan Allah var! O ALLAH 'ki bize yeter!

 


Yeter ki biz doğru olalım.
Açık yüreklilikle ifade ediyorum dostlar! Artık insanlık tarihi boyunca medeniyetlere örnek olmuş, güneşi bağrında ağırlamış kadim kent Tuşba'nın ideolojik hesaplardan daha fazlasını hak ettiğini söyleyebilen Van evlatlarına Ömerlere her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.
Bu sözleri dediğinizi de soru yağmuruna tutuluyorsunuz. Hep tekrarlanan söz yine tekrarlanmaya başlıyor.
-Kimler olmalı?
Kulisler şimdi bu soruyla ve her kafadan çıkan cevaplarla yankılanıyor.
Herkes kendi penceresinden bu sorunun cevabını veriyor ve çevresindekileri de ikna etmeye çalışıyor.
Peki, gerçekten kimler olmalı?

 


Nezaket sahibi, çizgisi belli birine göre ideolojik bakışı ve takıntısı olmayan, yoksulun, kimsesizin, hemşerisinin derdiyle dertlenmiş, ona yardım edebilme iştah ve hevesine sahip herhangi birileri.
Sistem ve düzen bozuksa düzeltmeye çalışan, devletini seven, ülkesinin bozulmaması için birikimi olan ve yeri geldiğinde her şeyini ortaya koyan bu şehrin bir yiğit evladı yâda evlatları olmalı.
Sadece bir kişi değil. Ömer'lerden Kurulu çok büyük bir ekip olmalı.
Bu kenti adilce yönetmeli.

 


Halkta Ömer'leri sorgulamalı takipçisi olmalı, hem de oynanan oyunların farkına varmalı.
Aslında istediğimiz ve aradığımız çok fazla bir şey değil.

 


Yeter ki bizler Van olarak, Vanlılar olarak birbirimize tuzak kurmayalım. Her isme bir mazeret bulmayalım. Dedikodu ile haset edip birbirimizi yıpratırken aslında Van çocuklarının, torunlarının gençlerinin geleceğini karartmayalım.
Dürüst olalım, erdemli olalım, gerçek Ömer'lerden olalım.

 


Lakin bizlerin kulisleri, dedikoduları ve içimizden her çıkanı yıpratmaları yüzünden Van hak ettiği yerden çok geride kaldı dostlar. En önemlisi lider eksikliğinden kaynaklı Van doğru yönetilmedi.


Hep birlikte nezaketle, tarihimize ve kentimizin şerefine yakışır işlere imza atmaya devam diyelim.
Şehrimizi "ŞEHR-İ EMİNLERE" yani Ömer'lere teslim edelim.
İnanın başka çaremiz yok.