Bu konuda büyük bir kafa karışıklığı var.

Aslında sözün özü ideolojik körlük olsa gerek.

Araştırmak ve sorgulamaksızın tam teslim olma bağımlılığı..

Toplulukların en çok uyutulduğu hatta uyuşturulduğu bağnazlık alanı.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak gibi bir şey.

Sürü mantığı önümüze ne getirilirse kayıtsız şartsız itaat etme saflığı..

Kimisi devrimci görünmek, kimisi kahraman olmak ve anılmak hayali ile kitleleri örgütlemeye kalkışır..

Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de şucu bucu birçok gruplar var.

Ya da birçok siyasi parti var.

Bütün bu gruplar kendi istediği sistemi kurmaya çalışır ve bu uğurda mücadele eder..

Devlet ile sistem arasında bir çıkmaz yaşanır birçok kesim tarafından.

Hatta hangi parti iktidara gelse gelsin o parti devlet oldu sanılır.

O iktidara gelen partiyi sevenler ülkenin sahibi olduğunu düşünerek her şeyin iyi olmasını ister kendisi de elini taşın altına koyarak faydalı olmaya çalışır…

Partisi iktidara gelince çalıp çırpan sahtekârlardan bahsetmiyorum.

Her dönemin ahlaksız hırsızları olmuştur maalesef…

Sevdiği, oy verdiği partisi iktidara gelmeyenler ise kendilerini dışarıda görerek ikinci sınıf vatandaş olmayı farkına varmadan kabul eder.

Onlara göre benim gerçek devletim, partim iktidar olunca olur düşüncesi var.

Ve böyle düşünenler iktidar partisinin kaybetmesi için ülkenin her haline zarar vermeye çalışırlar.

Bu muhalif düşünce mensupları bulunduğu her yerde ülkenin kurumlarını yok etmeye çalışırlar.

Çalıştıkları kurumlarda halka kötü davranır, sorunları çözmek yerine sümen altı eder ya sorun üretir yâda devletin zarara uğraması için her türlü kötülüğü yaparlar örnekleri çok maalesef…

Çünkü onlar sevmedikleri muhalif gördükleri iktidar partisini devlet zannediyorlar…

İktidardaki partiyi devlet görmek!… Asıl tehlike bu! Çünkü yapılan her yanlış devlete mal ediliyor bu durumda. Bugünkü sistem de bunu daha da zihinlere kazıyor.

Hepimiz bu durumda kaybedenlerden oluyoruz..

Ve bu düşünce sebebiyle hepimiz yok oluyoruz.

Geleceğimiz olan gençler zamanı bilgisiz geçiriyor..

İdeolojik bağnazlık gerçekleri görmemizi engelliyor…

Birileri böyle devam etmesi için çırpınıyor.

Kendi aileleri çocukları dünyanın en güzel imkânları ile faydalanırken, kullandıkları topluluklar aç, işsiz ve ölüme terk edilmiş.

Bu topluluklar okursa, aydınlanırsa bağnazlıktan kurtulursa gerçekleri öğrenecek ve o baronların saltanatı son bulacak korkuları var.

En önemlisi bu insanlar devletin ne olduğunu öğrenecek.

Hiçbir siyasi parti herhangi bir fikrin kayıtsız şartsız temsilcisi değildir…

Bir Kürt’ün hatası bütün Kürtlere, bir Türk’ün hatası bütün Türklere, herhangi inanç sahibi insanın hatası onların tümüne mal edilmemelidir.

Devlet ve vatandaş adaletin, hakkın, doğrunun, dürüstlüğün yanında yer almalıdır.

Devlet ortak aklın devleti olmalıdır.

Her düşünce sahibi, devlet benim devletim diyebilmelidir…

Devlet adalet devleti olmalıdır…

Unutulmamalıdır ki siyasi partiler bugün var yarın yoktur..

Ama devlet hepimizindir. Onu Suriye gibi içini karıştırmak isteyenler mutlu olmazlar.

Herhangi bir partiye bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe dolayısıyla öfkeye itmesin..

Neredeyse devleti yaksalar o ateşte mutluluk çığlığı atarak ısınacak art niyetler var!

Her parti iktidara geldiğinde, kendince sistemin belli yerlerini yontup kendine göre düzenleme yapıyor olabilir ancak şu bilinmeli ki hiçbir parti devlet değildir..

Siyasi partilerin hatasını hiç kimse devlete mal etmemelidir.

 Devleti ayakta tutacak bizim halk olarak birliğimizdir, Türkiye’de yaşayan her vatandaştır..

Bir devlet millet için olursa gerçek devlettir, seçkin grupların devleti devlet olamaz..

Devletin başına dürüst adil insanlar gelirse devlet dürüst yönetilir kötüler gelirse kötü yönetilir.

Biz ülke olarak bunun çok net örneklerini yaşayarak öğrendik..

O nedenle bu ülke Türkler kadar Kürtlerindir, inananlar kadar inanmayanlarındır.

Türkiye’de hiç kimse başka bir kavmin haklarını verme hakkını kendisinde görmemelidir.

Biz hep birlikte kenetlenerek ülkemizde sistemden kaynaklı hataları, yanlışları, kötülüğe yol açan usulsüzlükleri yok edebiliriz.

Yeter ki bizi bir birimize kırmaya çalışan kötülere karşı aklımızı kiraya vermeyelim..

Takım tutar gibi tarafgir olmayalım.

İnsanı değerli kılan aydınlanma süreci başlatalım.

İnsana düşünmeyi öğretelim, neden değerli bir varlık olduğunu anlatıp hatırlatalım….

O nedenle belli kesimlerin değil, seçkinlerin hiç değil, hepimizin devletine hepimiz birlikte sahip çıkalım.

İyiliği engelleyenlere, bozgunculuk yapanlara uzaktan bakarak seyirci kalmayalım.

Hep birlikte kötülüğün ve kötülerin yerini iyiler ve iyiliklerin alması için elimizi taşın altına koyalım….

Bilgi kirliliği ve kafa karışıklığından kaynaklı ıstırap çekenlerin uyanması dileğiyle…

Parti devletinden vatandaş devletine geçmek nasip olsun.

Ha bu arada vatandaş devleti kavramı hem devleti hem de saadeti temsil eder. Başlığı da böyle okuyalım lütfen…

Devletle kalınız…