ANNE BABALARINIZIN ZİHNİYETİNİ TERK EDİN!
Medeniyetin ilerlemesiyle geleneksel hayat arasında veya dini tercihler kapsamında her zaman bir etkileşim söz konusu olmuştur. Bununla ilgili yüzlerce eserden bahsedilebilir. Türkiye özelinde baktığımızda ise bu konunun daha da aktif olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü son yüz elli yıldır, çağdaşlaşma denilen bir sarmalın içinde devinip duruyoruz.
Bu durumu tahlil ederken de aklımda hep Türkiye haritası canlanıyordu. Örneğin Doğu ve Güneydoğu'daki dini yaşamın veya geleneksel değerlerin diğer bölgelere göre daha da muhafazakar olduğu ortadaydı. Buna İç Anadolu'yu veya Karadeniz'i de ekleyebilirsiniz. Ancak medeniyet denilen karın ağrısı bu bölgelere uğradıkça korumacılık anlayışı da bir erozyona uğruyordu ister istemez. Bunda bireyciliğin öne çıkması, mahalle hayatından apartman yaşantısına geçiş, vs. birçok sebep sayılabilirdi. Örneğin sadece Van özelinde baktığımızda bireyci yaşam tercihinin ne kadar arttığı görülecektir.
Van'da 1+1 evlerin sayısı son on yılda inanılmaz derecede arttı. Bu yaşam tarzında özellikle de tercihin başında gençler geliyor. Yeni nesil yalnız yaşamayı tercih ediyor. Buna başka açıdan da bakabiliriz. Gençler, ikinci bir kişiyle bir evi paylaşmayı istemiyor veya gençler ikinci bir kişiye tahammül edemiyor da diyebiliriz.
Bu tespitler uzayabilir. Bunların ortaya çıkışında yeni yaşam tarzlarının bir sonucu olduğunu düşünmek mümkün. Ancak modern hayatın dayatmaları dışında insanları etkileyen ve dönüştüren, geleneksel hayattan uzaklaştıran çok daha farklı sebeplerden de bahsetmek mümkündür.
Bu sebeplerden kanımca en önemlisi son 30 yıldır ülkemizi büyük bir açmaza sürükleyen PKK' dır. PKK' nın maddi zararları yanında özellikle de manevi tahribatı inanılmaz derecede kötüdür. Gelecek açısından düşünüldüğünde âdeta bir kaos yaratıldığını söyleyebilirim. Bunun da en büyük zararını maalesef Doğu ve Güneydoğu gençliğinde görmek mümkündür.
Nasıl derseniz?
PKK'nın referansı; her ne kadar kendi kendilerine gelin güvey olup imam / hoca cemaatiyle bir yakınlık kurmaya çalışsalar da din olmadığı âşikardır. Hele İslamiyet dini olmadığı kesindir. Hatta toplumu İslam'dan uzaklaştırmak, yeni bir din tesis etmek olduğu daha da açıktır. Bugün geldiğimiz nokta bu durumun vahim bir göstergesidir.
PKK kendi peşinden sürükledikleri insanları öncelikle din hususunda dumura uğratıyor. Kürk halkının bugüne kadar zulüm görmesinde İslam'ın büyük bir sebebi olduğunu empoze etmeye çalışıyor. Özellikle de gençleri bu hususta kandırma hususunda başarı da sağlıyorlar. Tarih boyunca din ve ırkçılık söylemlerinin çatıştığını düşünürseniz burada "ırkçılık" noktasında başarılı olduklarını ve bazı gençleri tahrik ederek dinden uzaklaştırdıklarını da söyleyebiliriz.
Daha da vahimi Van'da ve bölgede var olan gençlik potansiyelinin Türkiye ortalamasının çok üzerinde olmasıdır. Yani bu gençlere yapılacak olumlu veya olumsuz yatırım ileride maneviyatın çökmesine veya dalgalanmasına vesile olabilir. Van'da daha çok gençlerin kendisini kaptırdığı deizm akımının yaygınlaşması ileride nasıl bir tablonun ortaya çıkacağının da bir göstergesidir.
Evet, durum gerçekten ciddidir. Bunun istatistiklerini ilgili makamlardan beklemek gerekir. Hatta TÜİK Van'ın bu hususunda ciddi bir araştırma yapması ve geleceğimiz adına kamuoyunu aydınlatması gerekir.
Peki, diğer sıkıntı nedir derseniz? Biraz da geleneksel yaşamı sorgulamak gerekir. Çünkü geleneksel yaşam nereye giderseniz gidin biraz da din ile alakalıdır. Dinin hayatı tanzim etmesi aynı zamanda toplumun da kendine bir çekidüzen vermesine imkân sağlar. Ve toplum, dinin de sosyal hayata katkısı anlamında yeni yaşam biçimleri şekillendirir. Hatta bu yaşam biçimi zamanla geleneğe de dönüşebilir. Bazen gelenekle din örtüştüğü gibi gelenekle dini hayat çelişebilir de. Bazen yaşam tarzımızın geleneksel boyutu dinin öğretileriyle karışabilir de. Biri çıkar çarşaf Türklere özgü değil der bir diğeri bunu dinsel ögelerle açıklama yoluna gider. Ancak bilinen gerçek toplumun dinden uyarladığı veya dinden ayrı oluştuğu geleneksel yaşam biçimleri her halükarda dinsel hayatla uyum sağlar.
Ancak aslolan asıl gerçek şudur ki toplumda zamanla oluşan yaşam biçimleri her zaman kıymetli ve önemlidir. Bugün birinin çıkıp geçmişi unutun, geçmişle yaşamayın, geleneği terk edin demesi bu anlamda toplumun manevi atmosferine ve geleceğine dinamit koymaktan öteye geçmez. İşte sorun da asıl burada başlıyor!
Bunu diyen var mıdır acaba?
PKK, hiç kuşkusuz hem dini hayata hem de geleneksel yaşam biçimine karşı bir terör örgütüdür. Bunu inkâr etmek kimseye fayda sağlamaz. Ancak asıl önemli olan kimi siyasilerin de bu hususta ileri geri konuşmalarının yarattığı kaostur. Sıradan bir vatandaşın bu hususta herhangi bir söz beyan etmesi kendi çapında etkili veya etkisidir. Ancak bir siyasinin söylemi toplumun geniş bir kesimini derinden sarsabilir veya yönlendirebilir. Hele bu söyleme sahip kişi Van'da geniş bir tabana sahip olan HDP'den yetkili bir isimse!!
Konunun muhatabı Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayı Mustafa Avcı! Avcı, geçtiğimiz gün Erciş'te bir mitingde yaptığı konuşmada tam da bu hususta öyle şeyler söyledi ki Kürtler üzerine oynanan oyunların açık bir ifadesi gibi zihinlere kazıldı. Ve onun sözleri yenilir yutulur cinsten değildi.
Diyor ki Avcı!
Anne babalarımızın zihniyetini terk edelim!
Peki, nedir zihniyet? Zihniyet, bir toplumdaki ya da topluluktaki bireylerde, görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle oluşan düşünme yolu, düşünüş biçimi. Aynı zamanda günümüzde bir yaşam tarzı. Yani eş başkan diyor ki; anne ve babalarımızın geleneksel değerlerini, yaşam biçimlerini, muhafazakâr yaşamlarını, komşuluk ilişkilerini, namaz kılışlarını, camiye gitmelerini, insanlara yardım etmelerini, dua etmelerini, taziyeleri, vs. uzatılabilir, terk edin! Gelin bizlerle el ele vererek çağdaş yaşayın!!
Niyet okuma deyip kabul etmeyebilirsiniz söylediklerimi! Ancak yukarıdan beri yazdıklarımı üst üste koyduğumuzda Avcı'nın, gençlerin zihniyetini avlamak için hangi niyette olduğunu ortaya çıkarmak hiç de zor değil! Çünkü HDP geleneksel yaşam tarzına karşı olan bir parti. İslam dininden müteşekkil olgunlaşan bütün yaşam tarzlarına karşı.
Bu durum bence oldukça önemli.
Kürtler bu gerçeği mutlaka görmeli!
PKK'nın Kürt halkının geleceğini düşünmediği gibi HDP'nin de geleneksel yaşam tarzımıza karşı olduğu açıkça ortadadır. PKK, Kürtleri aydınlatma veya özgürleştirme değil Kürtleri asırlık dininden koparma telaşı içindedir. HDP Kürtleri aydınlatma değil anne ve babalarının zihniyetinden (geleneğinden) koparma peşindedir. Neticede ortada dini ve geleneği ellerinden alınmış, hazır lokmalık bir toplum kalacaktır.
Peki, kimin için?
Yazmaya gerek var mı?