Şiddetten çok çektik son 30 yılda!
Nice yiğitleri, nice mazlumları, nice garipleri kaybetti bu ülke…
Kimisi evsiz kimisi yurtsuz kaldı, kimisi yetim kimisi öksüz kaldı…
Aileler darmadağın oldu gözyaşları sel olup akmaya devam ediyor…
Aç, işsiz, mesleksiz, bağrı yanık perişan insanlar geride kaldı.
Şiddeti kendine meslek ve bir yaşam tarzı haline getirenler yüzünden halk hep huzursuz ve ileriye dönük umutsuz yaşadı!
Kimisi ırkçılık, kimisi Kürtçülük, kimisi Türkçülük, kimisi dincilik yaparak bu toplumu sömürdü…
Ve hala sömürülmeye devam eden bir topluluk var.
Geriye hüzünlü, acılı, içi yanık bir topluluk kaldı.
Uyanmaya dirilişe ihtiyaç olan süreç yaklaşıyor sanki…!
Evet, bu şiddet sarmalından bir an evvel kurtulmalıyız.
En önemlisi psikolojik şiddeti insanlar ensesinde hissediyor…
Korku ve esaret altında yaşayan ve bunu belli ettirmeyen süreçler yaşanıyor.
Siyaset toplumu yönetme sanatı ama toplumun yönetilmemesi için her türlü korku sendromu oluşturuluyor.
Türkiye ve özelde Van ilinin doğru yönetilmemesi için içerideki ve dışarıdaki terör uzantıları her yolu deniyor.
Van'ın bir bilinen görünen, birde bilinmeyen görünmeyen yönleri var…!!!
Küçük gibi görünen yâda görmezden gelinen son AK parti kongreleri bu dediklerimin son örneğini yaşattı bizlere…
AK parti Van'da ilçe kongrelerini bitirdi. Sıra il başkanlığı kongresine geldi.
Salgın nedeniyle son birkaç ilçe kongresi açık havada yapıldı.
Keşke her zaman huzur ortamı olsa medeni bir toplum olabilsek ve birbirine tahammül eden saygı gösteren farklı fikirler olsa da bütün partilerin kongreleri şölen havasında olsa.
Nerde bizde tahammül ve ilerleme?
Aksine sıkıntı çıkar endişesiyle aşırı güvenlik önlemlerinde yapılan kongreler.
Neden böyle neden hala güvenlik önlemleri tabiri caizse silahların gölgesinde yapılan siyasi kongreler yapılıyor? Cevabı açık: biz hala başka fikirlere yaşam hakkı tanımayan bir ülkede yaşıyoruz da ondan!...
Böylemi insan hakları düşünce özgürlüğünden bahsedeceğiz?
Silahın gücünün olduğu yerde kim fikir, bilgi üretebilir ki?
Ne acı değil mi?
Aslında çok ürkütücü!
Silahların gölgesinde demokrasi arayışı!...
Fikirlerin farklılıkların yaşam alanının yok olduğu bir ortam var…
Peki, bunun neresi fikir özgürlüğü bunun neresi düşünceye saygı?
Yok, yok beyler oturup düşünmeliyiz. Ama doğru, objektif, tarafsız düşünmeliyiz. Gerekçelerini doğru okumalı ve bilinçli sonuçlar çıkarmalıyız bu durumdan…
Sadece kongreler mi?
Düşünün devleti yöneten insanlar koruma ordusuyla dolaşıyor… Bir kaymakamın bile neredeyse peşinden dört-beş araç gidiyor.
Korunanlar böyle bir şey istemese de devlet böyle karar almış…
Koruna devlet ve makamları çünkü..
Her an her şey olabilir!
Bu durumun nedenlerini doğru değerlendirmekten ziyade herkes kendi fikrine göre yontmaya çabalıyor…
Maalesef olgunlaşamıyoruz.
Maalesef tahammül yok birbirimize. Ancak neresinden bakarsak bakalım bir topluluk şiddete bulaşmadığı sürece kendi fikirlerini özgürce ifade edemiyorsa orada medenilikten bahsetmek beyhudelikten başka bir şey sayılmaz.
Çünkü özgürlük fikri ve eylemi tarih boyunca istismar edildi. Yine de yönetime talip olan ve çeyrek asra yakındır iktidarda olan bir parti silahların gölgesinde kongre yapıyorsa bu çok düşünülmeli.
Güçlü bir iktidar partisi böyle zor şartlarda yaşıyorsa güçsüzlerin durumunu varın sizler düşünün?
Fetö'den sonra devlet bölgeye hâkim! Güvenlik te asayişte yok denecek kadar az sorunlar yaşanıyor ancak toplumun huzurunu bozmaya çalışanlara karşı alınan önlemler bitmiyor.
Alınan tedbirler gösteriyor ki hala PKK ve çeşitli terör örgütlerinin ortamı bulandırmak için fırsat kolladığı gerçeği ortada.
Sosyal analize çokça ihtiyaç duyan bir durum söz konusu aslında…!