Van liderini arıyor yazımdan kaynaklı özellikle Hüseyin Çelik için gelen
olumlu ve olumsuz yoğun tepkiler ile ilgili iki satır yazacaktım ki,
Elazığ’dan acı haber geldi. Bu yazıyı başka bir zamana bırakarak Elazığ
ve Malatya’da yaşayan kardeşlerimizin acısını paylaşalım istedim.
6.8 büyüklüğünde deprem, sadece Elâzığ’ı sallamakla kalmadı, bizlerin
yüreklerini de yerle bir etti.

 


    Son günlerde ülkemizin birçok ilinde önemli depremler yaşıyoruz.
Son Elâzığ depremi yüreklerimizi burkan büyüklükteydi.
Ülke olarak çok duygusal anlar yaşıyoruz. Gözyaşları döküyoruz.
Bu duygusallığı, gözyaşlarının acısını içimize gömelim ve
gerçeklerimizle yüzleşelim.
Depremler de başımızda nasıl kara buluttur, bu acılar da nedir,
nereden başımıza geliyor isyanına asla kapılmayalım.
Depremler yeniden dirilişimize birlikteliğimize vesile olmuştur her
zaman.

 


      Bunu Van depremlerinde kat be kat yaşamıştık. Tüm Türkiye’nin tek
yürek olduğu bir anda Van’ın nüfusunun 80 milyona ulaştığına şahit
olmuştuk.
Bugün de başta Van olmak üzere Türkiye ayağa kalktı Elâzığ ve
Malatya’mız’ için…
Bizler kötü, acı günlerin dostlarıyız Türkiye’deki depremler bunun çok
net göstergesi.
Devlet Van’da, İstanbul’da, Manisa’da Simav’da olduğu gibi Elâzığ ve
Malatya’da da bütün varlığıyla destek veriyor.
Yeryüzünde bir insan aç, susuz, perişansa, mutsuzsa, kimse rahat etmemeli.
Bizim inancımız, insanlığımız haksızlığa, acıya seyirci kalmamıza izin
vermez zaten…

 


      Bu deprem son zamanlarda ülkemizdeki duygusal kopuş noktasına
yaklaşan insanımızın ortak kaderde yeniden birleşmesine yeniden bir
olmasına yol açabilir...
Acılar yeniden dirilişimiz, uyanışımız olabilir. Doğru yolda
ilerleyebiliriz.

 


    Bu acılar, ülkemiz insanını birbirinden ayırmaya çalışanlara karşı,
Türkiye insanını ortak kaderde yeniden birleştirebilir..
En kederli günde her türlü duygusal ortaklığı, birlikteliği sağlayarak,
ölüme karşı birliğin ve dirliğin, yepyeni yaşamların yanında
saflaştığımızı kanıtlamamız lazım. Gözyaşlarımızın rengi bir dostlar biz aynı inancın mensuplarıyız
ağlarsak aynı duyguyla ağlarız gülmemizde hep birlikte ayağa kalkarken olur…
Depremi Allah’ın insanları cezalandırması olarak görmemek lazım.
Depremi toprağın hışmı olarak ta görmemek lazım..

 


         Aksine deprem ve benzeri afetlerin hayatın provası olduğunu; yeni
dersler çıkararak, bina yaparken  inşaat malzemelerinden çalmamayı,
hepimizin dürüst olması gerektiğini, hayatın gerçeği olduğunu aslında depremler bize akıl edersek iyi öğretiyor..
Spotlarda da sıkça kullanılan o güzel söz var ya o güzel söz; “deprem değil bina öldürür!” ifadesi yaşamımız boyunca dersimiz olmalıdır… Sosyal medyadan kendini bilmeyenlerin  “Oh olsun” yorumları
yapanlar var. Ürkütücü, feci, tatsız, ama gerçek olan bu azınlıkları
ciddiye almayacak kadar asil topluluğumuz var.
Böylesi afetlerde İnsan ölürken hırsızların cesareti kırılmalı bu enkaz
altındaki insanların ölümünde benimde payım var diyerek, düşünerek
utançla başını öne eğecektir kim bilir bir daha tövbe edip o katliama
ortak olmayacaktır.

 

      Deprem de ölüm de Allah’ın takdiridir deyip geçmeyin.
Allah bize dürüst olmamızı, yaptığımız işi düzgün yapmamızı, asla
hırsızlık yapmamamızı emrediyor. Yaparsanız sonuçlarının toplumu
nasıl perişan edeceğini de buyuruyor.
Kendi suçlarımızı yanlışlarımızı haşa ALLAH’a havale etme
ahlaksızlığından vazgeçelim.
Artık bu ülkede yaraları sarma, neler yapacağımızı düşünme vakti
geldi.
Diyeceğim şu, gelin Elazığ ve Malatya’da yaşanan acıdan bir ders
çıkaralım. Fotoğraf karelerine bakın. Elazığ’da insanlık tek yumruk
olmuş. Herkes el ele hayat kurtarmaya çalışıyor.
Bazı meslektaşlarımızı aradım hepsi şükürdar ve tüm Türkiye’nin
kendilerine gösterdikleri ilgiden dolayı teşekkür ediyorlar.
Bu resimler, bize unuttuğumuz bir şeyleri hatırlatsın.
Gün, sıkılan yumruklarımızı açıp, yaralarımızı sarma günü. Gelin
kaybettiğimiz o kader birliğini yeniden başlatalım.
Türkiye birbirinden koparak bir şey kazanmaz aksine çok şey
kaybeder.
Gün, kırgınlıkları unutma, acıları paylaşma günüdür.
Lütfen herkes buna öncülük etsin ve buna yeniden Elazığ’dan,
Malatya’dan başlayalım.
Ve bizler bir şekilde birlikte yaşamayı, birbirimize tahammül etmeyi,
anlamayı öğrenmek zorundayız.
Gelin her konuda deprem bölgesi olan ülkemizde depremleri fırsata
dönüştürelim.
Elazığ depremi, bize ciddi bir prova fırsatı vermiş olabilir.
Van depremin de yaşadığımız aksaklıklarımızı, eksikliklerimizi, hangi
konularda aksadığımız hangi konularda hemen müdahale ettiğimizi
hep birlikte görebildik, tecrübe edebildik ve ona göre de
tedbirlerimizi alabildik
Türkiye’de tüm sivil toplum kuruluşları tüm devlet kurumları ile aynı
zamanda özel sektörle bu konuda farkındalık afet ve depreme hazırlık
konusunda neler yapabileceğimizi, bireysel olarak hangi
sorumluluklarımız olduğunu, asgari düzeyde neleri öğrenmemiz lazım
geldiğini ortaya koyacağımız ve nitelendireceğimiz bir eğitim kadrosu  oluşturula bilinir.
Türkiye içeride dışarıda ensar, muhacir düşüncesiyle her konuda
örnek olmaya devam ediyor.

 


    Elazığ depremi bizi bize hatırlatan insani ve İslami değerlerimizle
kendimize gelmeye vesile olsun…
Elazığ ve Malatya’daki tüm depremzedelerimiz şuna yürekten
inansınlar ki Van’da kendilerine kucak açacak, misafir edecek 50 bin
konut var.