Hangi makam olursa olsun ister büyük ister küçük her makam sahibinin çevresinde zamanla "şak şakçı bir grup" oluşuyor. Ve belli bir süreden sonra bu şak şakçıların sesleri "hakikatin sesini, halkın sesini bastırmaya" başlıyor. Makama bağlananlar şak şakçıların sesine alıştıktan sonra sürekli alkışlara kulak kabartıyorlar. Bu da zulmün ve ihmalin kapısını aralıyor.
Milletin İRADESİYLE/TERCİHİYLE halkın sorumluluğunu, emanetini yüklenmek.
Bunları yazarken bile zorlanıyorum inanın. Neden mi? Ben sadece kendimin iradesinin/tercihlerinin hesabını nasıl vereceğimi bile düşünmek bile istemiyorum. Hesap günü irademi nasıl kullandığım sorulduğunda ne söyleyeceğimi, cevap verip veremeyeceğimi bile bilmiyorum. Yani irademin ağırlığı beni daha şimdiden yere yıkmış vaziyette. İrademin sonuçlarının ağırlığı ruhuma ağır geliyor. Aklım bu hesabın içinden çıkamıyor.
Ben bu haldeysem acaba seçimlerde "halkın iradesini yüklenmeye/emanet almaya talip olan ve milletinde güvenerek iradesini teslim ettiği milletin vekilleri" ne halde olmalı diye kendime sormadan da edemiyorum.
Ve milletin vekilleriyle bazı duygu ve düşüncelerimi, geçmiş tecrübelerimizden elimizde kalan sonuçları paylaşmak istiyorum.
Belki bu yazıyı okuduklarında ilk anda tepki verebilirsiniz ama inanın tüm yazdıklarım, paylaştıklarım şahsımın beklentileri, kaygıları değil aksine size iradesini teslim etmiş/emanet etmiş koca bir topluma ait. İşte bu nedenle çok ama çok önemsemelisiniz. Dikkate almalısınız.
Konumunuz, göreviniz ve sorumluluğunuz omuzlarınıza çok ağır yük yüklüyor.
Van'ın içinde bulunduğu çıkmaz ve çözüm bekleyen sorunları sizlere ciddi sorumluluk yüklemeli.
Hele ki toplumdaki kimliğiniz ve bugüne kadarki söylemleriniz bu yükün anlamını iliklerinize kadar htirmeli sizlere.
Bugüne kadar gerek Sayın Gülaçar gerekse Sayın Arvas öncelikle İslami söylemlerle bu kentte ön plana çıkan simalar olarak biliniyor.
Söz ağızdan çıkana kadar sizin esirinizdir, ağzınızdan çıktıktan sonra siz o sözün esirisiniz. Sözü sizler için hep aklınızda tutmanız gereken önemli bir konu olarak dursun.
Yarın Ankara'da ya da başka yerlerde özel şirketleriniz çıkmasın sakın.
Tabii yakınlarınız adına da.
Zamanın mücahitleri müteahhit oldu dedirtmeyesiniz.
Kendi konumunuzu kişisel ikbale dönüştürmeyesiniz sakın!
Hangi makam olursa olsun ister büyük ister küçük her makam sahibinin çevresinde zamanla "şak şakçı bir grup" oluşuyor. Ve belli bir süreden sonra bu şak şakçıların sesleri "hakikatin sesini, halkın sesini bastırmaya" başlıyor. Makama bağlananlar şak şakçıların sesine alıştıktan sonra sürekli alkışlara kulak kabartıyorlar. Bu da zulmün ve ihmalin kapısını aralıyor.
Lütfen buna müsaade etmeyin.
Milletin vekili olduğunuzu unutmayın!
Belli bir süreliğine sizlere verilen iktidar gücünün, siyasi gücün asıl sahibinin halk olduğunu unutmayın!
Sizi makamlara taşıyan halk, hakkını vermediğiniz takdirde sizi yine o makamlardan alaşağı etmesini de bilir.
Bu anlamda makam insanları bozar mı bozmaz mı diye sorsak bekli de en doğru cevap;
"Makam, insanların gerçek ayarını ortaya çıkarır" demek daha doğru olur.
Halka hizmetkâr olma iddianız ispat istiyor. Şimdi iddianızın ispat zamanı!
Bu kapsamda Van'da yapılacak atamalara müdahaleniz ve önemli icraatlarda dikkat etmeniz gereken basit kumpasçıların oyunlarına gelmeyesiniz.
Liyakate önem veresiniz! Kendi yakınlarınızı bir yerlere getirmek için çabalamayasınız.
İşiniz olmayan işlere karışmayasınız.
Allah'ın hayat ve yaşam kitabı olan güzelim Kur'an-ı Kerim'i bu topluma en çok anlatan insanlardansınız.
Sakın o büyük kitaba aykırı bir şey yapmayasınız.
Sonra Allah ve peygamber adıyla bu halkı kandırdılar, aldattılar söyletmeyesiniz.
Pusuda bekleyen, biri bin yapacak yalan iftiralarla, Allah düşmanı bu şehre ve insanına zarar veren birçok kötü niyetli var.
Yani sizin yapacağınız hatayı İslam'a mal edecek art niyetlilere fırsat vermeyesiniz sakın.
Sonra bakın hocalar neler yapıyor demesinler.
Mazlumların, kimsesizlerin kimsesi olun! Çünkü bu kentte hakkı yenilen mazlumların sayısı bir hayli fazladır.
Bu şehirde kaybolan hatta ayaklar altına düşürülen milletvekilliği itibarını önce bir düzeltin.
Dedikoduya mahal vermeyesiniz. AK parti teşkilatlarını behemehâl kurumsallaşması için el le veresiniz.
Kurumlar arası diyalogsuzluğu derhal gideresiniz, işlevliğini arttırasınız.
Taziye vekili olmayasınız, sırça köşklerde beş yıldızlı otellerde hep aynı AK partili simalarla toplantılar yapmayasınız.
Van'da hep böyle seçim çalışmaları AK partiye nice seçimler kaybettirdi bilesiniz! Sizde o tuzağa düşmeyesiniz.
Yakın zamanda yapılacak yerel seçim çalışmalarında broşür dağıtmayı seçim çalışması olarak görmeyesiniz.
AK partililerin evine giderek oy istemeyesiniz, toplantılar yapmayasınız!
AK partili olmayanları ziyaret ederek seçim çalışmaları yapasınız ve yaptırasınız.
Alanda siyaset yapasınız ki halkın vekili olasınız. Gerçekten milletin vekiliyim diyebilesiniz.
Yapılan çalışmaların halk nezdinde memnuniyet ve memnuniyetsizlik adına geri dönüşümlerini yaptırasınız.
Makam sahiplerinin sizlere değil, kurumlarına ve Van'a hizmet etmelerini sağlayın.
Yani söylemlerinizle değil, yaptıklarınızla şeffaf olun örnek insanlar olasınız.
Yani yapmayacaklarınızı konuşmayın.
İrfan Kartal beyden de sosyal demokrat bir tavırla adil bir vekillik yapmasını bekliyoruz.
Haydi, gelin tam da Van'da milletin vekili olun.
AK Partinin üç vekili Van'ın bütün yükünü omuzlayacaklarını unutmamalıdırlar.
HDP'den zaten bir beklentimiz yok!