EOKA, Kıbrıs'ta Türk halkını yok edip, adayı Yunanistan'a bağlamak için kurulmuş olan bir terör örgütüdür.
EOKA için ilk gizli görüşmeler 2 Temmuz 1952?de Atina'da Makarios'un başkanlığında yapılmıştı.
Bu toplantıların ardından 7 Mart 1953?de bir "İHTİLAL KONSEYİ" kurulmuş ve bu konseyin kurucuları Enosis için şu gizli yemini etmişlerdir:
   "Enosis davası hakkında bildiklerimi ve bundan böyle bileceklerimi işkence altında ve canım pahasına bile olsa bir sır olarak gizli tutmaya Tanrı huzurunda yemin ederim. Bana verilen tüm emirlere sorusuz olarak itaat edeceğim"…
Bunun ardından 1954 yılının ilk aylarında Yunanistan hükümetinin bilgisi dahilinde Kıbrıs'a gizli silah sevkiyatı başladı. Grivas ise 9 Kasım 1954?de gizlice adaya çıktı.
Bir süre sonra ise Yunan Dışisleri Bakanı Stefanoplus'un direktifi ile 1 Nisan 1955?de EOKA, ilk bombalarını patlatarak resmen eyleme geçti.
    EOKA'nın amacı önce İngilizleri adadan atmak,ardından da topyekün bir imha hareketi ile Türk halkını yok ederek adayı Yunanistan'a bağlamaktı.
Nitekim kısa süre sonra İngilizlerin adadan ayrılmasını dahi beklemeden, 21 Haziran 1955?den itibaren saldırılarını Türklere de yöneltmeye başladı.
    Grivas hatıralarında 22 Kasım 1954?de Makarios'un, kurduğu PEON adlı gençlik örgütünü eğitip silahlandırması için karar aldığını yazmakta, böylece EOKA'nın gerisinde Makarios'un olduğunu vurgulamaktadır.
Makarios'un, önceleri Atina'ya yaptığı çeşitli ziyaretlerde konuyu Yunan yetkilileri ile kararlaştırdığı da bilinmektedir.
Grivas, 4.6 1959 tarihli bir mektunda Makarios'un kendisini EOKA'yı yönetmek üzere Kıbrıs'a çağırdığından söz etmekte ve tedhiş örgütüne silah alınması için para yardımında bulunduğunu açıklamaktadır.
Nitekim 27 Mart 1955 tarihinde de Grivas'ı çağırıp,eyleme geçmesi emrini bizzat Makarios vermiştir.
Makarios'un, EOKA'nın siyasi lideri olduğunu ögrenen İngilizler ise, 9 Mart 1956 tarihinde onu tutuklayıp Seyşel adalarına sürgüne göndermişti.
   EOKA, eylemlerde bulunduğu süre içinde yüzlerce Türk yanında 100 İngiliz ve yüzlerce Rumu katletmiş, 30 Türk köyünü yakıp yıkmış ve bu köylerde, yaşayan Türklerin göç etmesine neden olarak adayı kan ve ateşe boğmuştur…
Aynı EOKA, 1963?de yeniden saldıralara başlamış ve bu kez de 103 Türk köyünü yakıp yıkarak onbinlerce Türk'ü göçe zorlamış, 500?den fazla Türk'ü de katletmittir.
    EOKA, 15 Temmuz 1974?de bu kez EOKA B adı ile silahlarını kendi halkına çevirerek 2000 Rum'u katletmiştir.
Bugün Rum propagandası, EOKA'yı bir "Ulusal Kurtuluş Örgütü" ve EOKA mücadelesini de bir "Ulusal Kurtulut Mücadelesi" olarak sunmaya gayret göstermektedir.
Ne acıdır ki, bu yönden yapılan yoğun propagandaya hem kendi halkları içinden, hem de dünyadan inanacak birçok kişi bulmuşlardır…
Bu iddiaları çerçevesinde, vurulan EOKA'cıların heykellerini, büstlerini dikmekte, anılarına adanmış anıtlar inşa etmekte ve birer teröristen başka birşey olmayan EOKA'cıları Ulusal Kahraman olarak ilan ederken, EOKA'nın faaliyete geçirildiği 1 Nisan'ı da resmi ulusal tatil olarak kutlamaktadırlar.
    Oysa bu, gerçeğin saptırılmasından başka birşey değildir…
Çünkü bir örgütün ulusal kurtuluş örgütü sayılabilmesi için halkın ve ülkesinin kurtuluşunu ve bağımsızlığını savunması gerekmektedir.
Oysa EOKA ne kurtuluşu, ne de bağımsızlığı savunmuttur.
EOKA'nın tek bir hedefi vardı: ENOSİS.
Çok iyi bilindiği gibi ENOSİS, adanın bağımsızlığını değil; bir başka ülkeye, bağlanmasını, ilhak edilmesini ifade etmektedir.
Yani ulusal kurtuluş ve bağımsızlık değil; bağımlılık söz konusudur.
Bu kadar da değil.
Çünkü EOKA, Enosis'i; Kıbrıs Türklerini köleleştirerek, köleleşmeyi kabul etmeyenleri ise soykırım yolu ile toptan imha ederek gerçekleştirmeyi hedeflemekteydi; yani bir cinayet ve terör örgütüydü, gerici, faşist bir katiller teşkilatıydı.
Bu nedenle EOKA'nın bir kurtuluş örgütü olduğunu, mücadelesinin de bağımsızlık ve kurtuluş mücadelesi olduğunu ileri sürmek kadar saçma ve gülünç bir şey olamaz…
Bağımsızlığı hedeflemeyen bir örgütün bu niteliklere sahip olduğu iddia edilemez.
Bugün hala daha EOKA'ya böylesi nitelikler yüklemeye,yani bu terör örgütünü kurtuluş örgütü olarak tanıtmaya çalışmak, onun Enosis mücadelesini haklı görmekten ve Enosisciliği körüklemekten başka birşey değildir.