Yüce Allah, yeryüzünün halifesi olarak yarattığı, akıl, fikir, düşünme, konuşma... gibi üstün meziyetlerle donattığı insanoğlunu başıboş bırakmamıştır.
Yüce Allah, gönderdiği peygamberlerle, gönderdiği kitaplarla insanlara dünya ve ahiret saadetinin yollarını da göstermiştir. İşte Yüce Allah'ın peygamberleri vasıtasıyla insanların dünya ve ahiret mutluluğu için göndermiş olduğu emir ve yasaklar bütününe din deniliyor. Tabi dinin bir çok tanımı yapılabilir. Bizim burda anlatmaya çalıştığımız hak dindir. "Haka din de Allah katında İslamdır" (Ali İmran 3/19)
Yüce Allah'ın göndermiş olduğu bütün dinlerin genel ismi İslamdır. Ancak günümüzde İslam denildiği zaman Hz. Mühammed (sav)'in getirmiş olduğu dinin has ismi akla gelmektedir. İslam dini evrensel bir dindir. Sadece bir millete veya belli bir dönem için değil, yeryüzündeki bütün toplumların kurtuluşu için gönderilen ve hükmü de değişmeden kıyamete kadar devam edecek olan tek dindir.
İslamın temel ve değişmez kaynakları Kur'an ve sünnettir. Ayrıca Kur'an ve sünnet çerçevesinde oluşmuş olan icmai ümmet, kıyas gibi içtihada dayalı asli delillerin yanı sıra istihsan, istishab, istislah, seddi zerai gibi fer'i delillerde vardır.
İslamdan başka hiçbir din veya ideoloji Allah katında geçerli değildir. Bu konuda Yüce Allah Kur'anı Kerimde şöyle buyurmaktadır: "Kim İslamdan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecektir ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacak" (Ali İmran 3/85)
Allah'ın göndermiş olduğu din eksiksiz, kemale ermiş tam bir dindir. Hz. Peygamber (sav) Veda haccında, veda hutbesini irad ettikten sonra nazil olan ve birçok alim tarafından da Kur'anın nazil olan son ayeti kabul edilen Maide suresinin 3. Ayetinde: "Bugün sizin dininizi kemale erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip ondan razı oldum.." buyurmuştur.
İslam dini bir bütündür. Yani bazı emir ve yasakları kabul etmek, bazılarını kabul etmemek olmaz. İnanç yönünden İslamın bir emrini veya yasağını kabul etmemek kişiyi İslam dışına çıkarır. Hal böyle olunca zaman ne kadar ilerlerse ilerlesin, hangi çağda yaşanırsa yaşansın hiçbir müslüman İslamın temel prensiplerini beğenmezlik yapamaz. Nassa dayalı islamın hiçbir düsturu kişilerin keyfine, düşüncesine göre değişmez.
Müslüman dini, Kur'anı, sahih sünneti kendi görüşüne göre, kendi menfaatine göre yorumlayamaz, değiştiremez. Müslüman, bütün benliğiyle kendisi islama uymalıdır. Yoksa dini, İslamı kendine uydurmaya çalışmak kişiyi bu güzel dinin kapsamı dışına çıkarır. İnandığı gibi yaşamayan kimse yaşadığı gibi inanmaya başlar.
Evrensel din olan İslamın inaç, ibadet, ahlak, muamelat, ukubat gibi temel prensipleri vardır. Ve bu prensipler de bir bütünlük teşkil eder. Bunların hiçbiri inkar edilemez ve değiştirilemez. Yine Yüce Allah'a kulak verelim: "...yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz..."(Bakara 2/85)
Şimdi son zamanlarda dini konularda yetkili, yetkisiz, bilen veya bilmeyen birçok kişi ileri geri konuşuyor. Unutmayalım ki, islamın bütün emir yasaklarının hükümleri kıyamete kadar geçerlidir. Temel prensipleri de hiçkimse değiştiremez. Dinde reform gibi bir şey islam için düşünülemez. Zira islamın reforma ihtiyacı yoktur. Kıyamete kadar olacak olan durumların çözüm yollarını dinimiz göstermiştir.
İslamın temel temel prensipleri çerçevesinde, Kur'an ve sünnete uygun bir şekilde yeni oluşan durumlara çözümler bulunmalıdır. Böyle bir durum reform değil yeni içtihad olur. Maslahata göre verilmiş olan fetvalar Kur'an ve sünnete uygun olarak gözden geçirilebilir. Tabi burda gözetilecek temel noktanın Allah rızasını ön planda tutmak olmalıdır. Başka kişileri memnun etmek gibi bir durum kesinilikle düşünülmemelidir.
Teknolojinin gelişmesiyle hayatımıza giren güncelleme kavramı İslam için, din için kullanılamaz. Zira unutmayalım ki din, bir telefon programı veya bilgisyar programı değildir. Din, yeni teknolojik gelişmelere göre ikidebir güncellemelerle değişecek birşey, bir program değildir.