Haçlı seferleri ile başlayan coğrafi keşiflerle netlik kazanan gerek islam alemi gerekse de diğer coğrafyalarda her zaman aktif rol oynayan rahipler yine iş başında.

Bunun son örneği ise ülkemizde görev yapan Rahip Bronsun.

Başlangıçta masum bir din adamı kisvesi ile çalışmalarını sürdüren ama arka planda görev yaptığı ülkenin her türlü mahrem bilgilerini uluslararası istihbarat birimlerine servis eden ve suç üstü yakalanan ajan Brunson, bugünlerde dünya gündeminin ilk sıralarına oturarak, Türkiye ile ABD arasındaki siyasi krizin bir numaralı müsebbibidir.

Aynı senaryo içerisinde görevlendirilen Fetö terör örgütü ele başı Fetullah Gülen' de, yakın tarihte Vatikan' a gidip, katolik baş papazın elini öperek bağlılığını beyan etmiştir.

 

   Bu durum bize Fetö ile Brunson krizi arasındaki organik bağın ne derece güçlü olduğunu göstermiştir.

Sözde Türkiye' nin en güçlü müttefiki olduğunu her defasında dile getiren ABD'nin ülkemiz ile yaşadığı kriz ne ilk ne de sondur.

Daha önce yaşanan Suriye ve Ypg krizi bunun en somut örneğidir.

Tabi hem ortadoğu hem de dünya siyasetinde, her geçen gün daha da güç ve itibar kazanan Türkiye' nin bu kriz karşısında tepkisiz kalmayacağı malumdur.

Dik duruşu ile her zaman taraflı tarafsız her kesimin takdirini kazanan Başkan Erdoğan'ın akılcı siyasi hamleler ile bu oyunu da bozacağından millet olarak şüphemiz yoktur.

Başkan Trump'ın, rahip Brunson'un tutuklanma sürecinde hatalı ve art niyetli bularak İç işleri Bakanımız Süleyman Soylu ve Adalet Bakanımız Abdülhamit Gül' e yaptırım uygulayacağını kamuoyuna duyurması, tamamen siyasi acizliktir.

Çünkü Türkiye hem bağımsız hem de güçlü bir hukuk devletidir.
Pek ihtimal vermemekle birlikte, umarız Başkan Trump, bu saçma hamlesinde bir an önce vazgeçer. Aksi takdirde bu krizde kazanan ABD, kaybeden Türkiye olmayacaktır.
Kalın sağlıcakla...