Adamın biri Müslüman mezarlığına ölü bir köpeği gömer. Görenler onu, zamanın kadısına şikâyet ederler. Kadı adamı çağırır ve işin aslını sorar.
Adam:
-Doğrudur, öyle yaptım, çünkü köpeğin bana vasiyeti böyleydi, onun vasiyetini yerine getirdim, der.
Kadı:
-Sen bizim aklımızla alay mı ediyorsun? diye çıkışır.
Adam:
-Hayır efendim, aynı zamanda kadıya da 10.000 dirhem vermemi vasiyet etti.
Bunu duyan kadı:
-Rahmetli köpeğin ölümü bizi fazlasıyla üzdü, der.
İnsanlar kadının değişen bu tavrına hayret ederler.
Kadı onlara der ki:
-Bu durum sizi hayrete düşürmesin, bu köpeğin geçmişini araştırdım, Ashab-ı Kehf köpeği Kıtmir'in soyundan geldiğini keşfettim.
***
Evet, sevgili dostlar bu fıkrayı okuduğumda üzülerek ve derin bir offf çekerek tekrar fark ettim ki ülkemizde bugün pek çok kimsenin hali maalesef böyledir.
Elbette ki bu sadece şuan bizim topluma veya zamana özgü bir şey değil ama insanlık ailesinin ve özelde İslam ümmetinin onca tarihi tecrübesi, acı hatırası ve kıymetli birikimleri varken neden bu hâl devam eder ki?
Değersizi değerliye,
Geçici olanı kalıcı olana,
Yalanı doğruya,
Çirkini güzele,
Azı çoğa,
Kötüyü iyiye neden tercih eder olduk?
Ve en önemlisi bu çelişik durumu veya daha doğru bir ifadeyle bu hakikati gür bir sesle ifade edip insana, topluma, devlete, siyasetçiye, STK temsilcilerine, medyaya, eğitimcilere, din adamlarına, ebeveynlere velhasıl bu konuda muhatap olduğu herkese hiçbir çekinceye kapılmadan veya bir şey beklemeden söyleyecek yiğitlere ne oldu?
Güçten ve güçlüden yana tavır takınmak,
Yalana, hileye, ihanete ortak olmak ve kılıf bulmak,
Toplumsal algıyı yönetmek için bilgiyi, ilimi, dini ve değerleri hiç çekinmeden kullanmak, istismar etmek ve sömürmek,
Kuldan utanmadığı gibi her ana şahit Allah'tan da korkmamak ve utanmamak.
Herkes bu yaşananlardan sorumlu elbet.
Hiç kimse bu hâlin beraberinde getirdiği sorunlardan ve sorumluluktan kendini uzak tutamaz, kurtaramaz ve sorumluluğu bir başkasının boynuna atamaz.
Ama en çok kim sorumlu biliyor musunuz dostlar?
Bilim, ilim, irfan ve din adına konuşanlar!
Toplumun ağzından çıkana, sözüne, duruşuna, makamına, cübbesine itibar ettiği kimseler.
Eğer bu kişiler hakikati söylemek, söylemekten öte yaşamak konusunda taviz vermez, az ve değersiz olana tamah etmezlerse toplumsal olarak bu illet ve hastalıkta bulaşıcı hale gelmez.
Yok, eğer bu durum gözler önünde kendine yaşam alanı bulur ve sık sık tekrarlanırsa o zaman bu hâl makbul bir hâl olur ki o zaman toplumsal çürüme başlar.
Her şey yer değiştirir ve aslını kaybeder.
Sözü çok uzatmaya, evirip çevirmeye hiç gerek yok.
Bu gibi çok önemli bir konuda taşınacak sorumluluk ve alınacak ve vebal ortada. Tekrar uzun uzun anlatmaya gerek yok.
Dünya hayatı inancımıza göre bir imtihan yurdundan öte bir yer değil.
Bu yurtta yaşananlarda kalıcı olan için belirleyici.
Tek sorumlusu da insan.
Mevki ve makam kazanmak için bir ömür verilen çaba ve onu olabildiğince korumak için verilen diğer bir çaba ahlaklı, onurlu ve şerefli olmalı.
Hakkı ve hakikati en kutsal emanet bilmeli ve namusu gibi korumalı.
Söze sadakat göstermeli.
Aklı yetmeyeni, gücü olmayanı, çaresizlik içinde kıvrananı namerde muhtaç etmemeli, hüsrana uğratmamalı.
Yalana ve hileye tenezzül etmemeli.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamamalı.
Güçlünün değil, haklının yanında olmalı.
Gücün sözüne değil, sözün gücüne inanmalı.
"Minareyi çalan, kılıfını uydurur" misali doğru karşısında yalana asla tenezzül etmemeli.
Yığın yığın haram kazancı az da olsa helal kazanca tercih etmemeli.
Az, çoktur aslında.
Ama tamahkâr olunursa çok da azdır.
Bereketsizdir.
Ruhsuzdur.
Hastalıklıdır.
BU SÖZLERİM MUHATABINADIR
Lütfen dostum, haram kazanca, yolsuzluğa, haksızlığa, adam satmaya, sözü ve hakikati eğip bükerek çarpıtmaya tenezzül etme.
Kendine yazık etme.
Bu topluma ihanet etme.
Nesli ve geleceği, gençliği menfaati uğruna her yol mubah sayan kişilere dönüştürecek model kişi olma!
Kuldan utan, Allah'tan kork!
Her şey gelip geçici.
Nefsine ve seni felakete sürükleyecek arzularına hâkim ol.
Şuan sahip olduğun ve geçici olan makamın, bilgin, ilmin, cübben veya seni ayrıcalıklı kılan her neyin varsa onu sana ve topluma, insanlığa faydası olacak şekilde kullan ve hakkını ver.
Emin ol ki gerisi boş, gerisi yalan.