'Gidemediğiniz yer; sizin değildir' der atalarımız…
Ne kadar da haklı olduklarını gidip gördüğümüz, yeni yeni keşfettiğimiz güzel yerler, uzak yakın illerimiz karşısında çok daha iyi anlıyoruz.
   Bu bilgiler karşısında biz de bu hafta sonu değerli dostumuz Tahir Ölmez'in daveti üzerine üşenmeden memleketimiz Van'dan kalkıp, tarihî ve kültürel zenginliği ile nam salmış kadim şehrimiz Hakkari'ye Levent Öndül abimizle birlikte yol aldık.
Tabi Levent Öndül abimizin seyahat hassasiyetleri ve yol duaları olmazsa olmazımızdı.
   Aracımız seyir aldıkça, ruhen daha çok ferahladık, manen daha fazla huzur bulduk. Öyle ya peygamber efendimiz Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v.) bir hadisi şerifinde : "Seyahat edin, sıhhat bulun" diye tavsiye niteliğinde biz ümmetine yine rehber olmuştu.
Yolumuz uzun ve ince olunca, henüz Hakkari'ye varmadan, orada ne gibi sürprizler ile karşılaşacağımızı kestiremiyorduk.
Bir taraftan yakın dostum Bilal Turgut' un memleketi olan Colemerik'in, yani Hakkari'nin nadide ve gerçekten çok güzel bir şehir olduğu, asil insanların yüzündeki tebessümü eksik etmediklerini görüyorduk. Hayat standardının bir çok ilimizden daha fazla olduğunu yakinen tespit ettik.
   Bu da devletimizin her ile olduğu gibi Hakkari'ye de huzuru getirmek için nice fedakârlıklara katlandığını bize gösteriyordu.
Diğer taraftan ise kardeşi kardeşe düşman gibi gösteren zihniyetin er yada geç kaybedeceği ve cografyamızda daha çok barış türküleri söyleneceğinin hayalini kuruyor, kardeşler arasında duvar kuranların bu duvarın altında kalacağını düşlüyorduk.
Sümbül Dağının eteklerinden geçerek sırasıyla; Çimenli,Üzümcü,Olgunlar köyleri derken Hakkari Çukurca 'ya varmıştık.
Sıra dağların yamaçlarına kurulan, etrafı yeşil ağaçlar ile kaplı ve akarsuların beslediği özelikle Zap Nehri'nin renk kattığı güzel ilçeyi anlatmak yetmez yerinde görmek gerekir.
Yolculuğumuz sağ salim sona erdiğinde Çukurca Olgunlar köyündeki düğün alanına varmıştık.
   Bir milletin gelenek ve göreneklerine ne kadar bağlı olduğunu, kültürüne ne derece düşkün olduğunu oradaki düğünlerde görebilirsiniz.
   Biz de gittiğimiz düğünde başta damat Yılmaz Ölmez ve ailesinin davetlilere karşı son derece misafirperver davrandığını, izzet ve ikramda asla ödün vermediklerini gözlerimizle müşahede ettik.
Kadın ve erkeklerin ayrı yerlerde düğüne iştirak etmeleri bile bölgemizde halen bazı güzel geleneklerin islama uygun devam ettiğini bize gösteriyordu.
   Küçük büyük herkesin yöresel kıyafetleri ile halaya durduğu, türkülerin dinmediği düğünde gelin de sevinç gözyaşları içerisinde yeni hayatına merhaba diyerek baba evine veda ediyordu.
Hakkari'ye ait tüm izlenimlerimiz tabiki bu kadarla sınırlı değil. Gözlemlediğimiz nice güzellikler bizde saklı. Temennimiz ise gerek ilimizde gerek bölgemizde halkımızın böyle sevinçli ve mutlu günlerinin sonsuza kadar sürmesidir.
Barışa ve mutluluğa atılan her imza gibi "MELEK&YILMAZ 'ın da hayatlarında güzellikler eksik olmasın temennisiyle....
Sevgiyle kalın...