Yüce Allah, yeryüzünün halifesi ve en değerli varlığı olarak insanı yaratmıştır. Yine dünyadaki canlı cansız diğer tüm varlıklar da insanın istifadesine sunulmuştur.

    Yüce Allah insanı dünyaya çeşitli haklara sahip olarak göndermiştir. Bu haklar arasında da en önemli hakkı yaşama hakkıdır. Zira Allah’ın verdiği canı almaya da yetkili olan tek merci de Allah’dır.
 
    Dinimizin korunmasını istediği ve zaruratı diniyye denilen beş temel esas vardır. Bunlar: dinin korunması, aklın korunması, canın korunması, namusun korunması ve malın korunmasıdır. Bu temel esasları korumak fert ve toplum olarak bizlere hem dünya, hem de ahiret mutluluğunu sağlayacaktır.

    Dinimizin dokunulmaz ve saygın kıldığı insan hayatına kast etmek, çok büyük bir günahtır. Adam öldürmek çok büyük bir suç olduğu için Allah katındaki cezası da çok büyük tür. İnanan bir insan bilir ve inanır ki, hayat sadece bu kısacık dünya hayatından  ibaret değildir. İnsan, bu dünyada yaptığı suçların cezasından kendini bir şekilde kurtarabilir. Ancak kesin olarak inanıyor ve biliyoruz ki, aihrette ilahi adalet terazisi kurulacak ve herkes yaptığının karşılığını görecektir.

   Yüce Allah, adam öldürmenin cezasını şöyle açıklamaktadır: “Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onun için büyük bir azap hazırlamıştır” (Nisa 4/93)

     İnsanın, hele hele müslümanın görevi, insanları öldürmeye çalışmak değil, onları yaşatmaya çalışmaktır. Haksız olarak bir insanı öldürmek, Allah tarafından bütün insanlığı öldürmeğe eşdeğer tutulmuştur. Bir insanı yaşatmak (onun hayatını kurtarmak) da, bütün insanlığı yaşatmağa eşdeğer kabul edilmiştir. Bu konuda da Yüce Allah temel kaynağımız Kur’anı Kerimde şöyle buyurmaktadır: “Kim bir cana kıymamış ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir insanı öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur” (Maide 5/32)

    Sevgili Peygamberimiz (sav) de bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Bütün dünyanın yıkılması Allah katında bir insanın haksız olarak öldürülmesinden daha ehven (hafif)’dir”

    Şimdi bir müslüman olarak, Allah’a ve ahiret gününe inamış biri olarak, bu temel islami ölçülerimiz ortada iken, bu ayet ve hadisler çerçevesinde kendimiz bir hesaba çekelim. Nasıl oluyor, hangi hakka dayanarak masum insanların canlarına, mallarına, namus ve haysiyetlerine kast ediliyor. Suçu olmayan çocuk, kadın, yaşlı demeden, çoğu zaman canına, malına kast ettiği kişileri dahi tanımadan böyle canavarca saldırılar düzenlenebilmektedir. Üzerine veya araca patlayıcılar bağlayarak masum insanların canlarına, mallarına kast etmek, güzel dinimizle hiçbir şekilde bağdaşmadığı gibi insanlıkla da bağdaşmaz.

     Peki, şimdi anladık.Müslüman müslümanı öldüremez. Acaba müslüman, kafir olanların canlarına, mallarına zarar verebilir mi? Savaş hali hariç müslüman, kesinlikle müslüman olmayanların da canına, malına , namus ve haysiyetlerine dokunamaz. Allah kimseye böyle bir hak tanımamıştır. Bunların da bu temel hakları islamın koruması altındadır. Bu konuda da Sevgili peygamberimze kulak verelim: “Kim haksız yere müslüman olmayan bir kişiyi öldürürse Allah ona cenneti haram kılar”