Üç noktanın yerine istediğiniz sözcüğün çoğulunu koyabilirsiniz.
On bir ayın sultanı Ramazan ayının gelmesiyle birlikte, toplumun tüm kesimlerinde hummalı bir faaliyet yaşanıyor. Mübarek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibadet etmeli, Allahü Teâlâ'nın razı olduğu işleri yapmalı rızasını kazanmalıyız…
   Lakin bunları sadece Ramazan ayına özel kılmamalı devamını da getirmeliyiz.
 Yaşımız yettiğince dilimiz döndüğünce gönlümüzde eskimeyen o Ramazanları yâd edelim desek, eskiden Ramazanlar nasıldı? Günümüzde Ramazanlar nasıl sorusu gelir akla.
Zaman zaman yaşlı insanlardan duyarız. "Ahh ahhh nerede o eski Ramazanlar" diyerek geçmiş günlere özlem duyarlar. Peki bu özlem acaba geçmiş Ramazanlara mı? Yoksa geçmişte Ramazan vesilesi ile yaşanan güzel günlere mi? Bence bu geçmişe duyulan özlem, aslında Ramazan vesilesi ile geçmişte yaşanan güzel günlere duyulan özlemdir.
Çünkü bizler de o özlemi duyuyoruz; bugünlerde nedense çocukluğumun geçtiği o mütevazı memur evimizdeki ramazanları hatırlıyorum sık sık, ne kadar da farklıydı bugünlere kıyasla. Pide kuyrukları, sahur telâşı, iftar sofrasındaki eğlenceler, ne kadar da bizden, ne kadar da sade ve içtendi.
Nerede o eski Ramazan eğlenceleri, nerede o eski Ramazan şenlikleri, nerede o eski Ramazanlar?
Eskiden Ramazan şenlikleri buram buram kültür kokardı Camilerde "mahya"lar hazırlanır, minareler arasında neon ışıkları ile yazılar olurdu. Hele de davulcuların pencere dibinde söyledikleri muzip maniler hala kulağımda tatlı ninniler gibi… Bir kaçını yazayım da zihniniz geçmişe doğru tatlı bir yolculuğa çıksın:
Bak geldi etli dolma  
Çok yiyip göbek salma.
 Üstüne bir kahve iç
Terâvihe geç kalma!

Davulumun içi pekmez,
Çalarım içi ötmez,
Bir bahşiş vermezseniz,
Davulcu buradan gitmez. "  

Ramazan ayının iftardan sahura kadar her gün süren bir şöleni vardı...  
Dualarda nidalarla tamamlanan sahurun, sabahında başlardı sevinçli iftar hazırlıkları…
 "Komşu komşunun külüne muhtaçtır"  demiş atalarımız. Boş dememişler iftar vakti elimizde tabaklar o komşudan dieğer komşunun kapısında bulurduk kendimizi….
Konuklar davet edilir, her gün bir başka evin sofrası zenginleşirdi…  
Top sesleriyle iftar açılırdı…
İnsanlar iftardan sonra başlarlardı, taaa bu güne kadar beynimize kazınmış o eski Ramazanları yaşatmayı...
  Udlar, kanunlar çalarken huşu içinde söylenen fasılları dinleyerek büyüdü bir dönemin çocukları…
Ramazan eğlenceleri; gazeller, semailer, koşmalar, divanlar ve manilerle devam ederdi.
Gölge oyunlarını hazırlamak da, oynatmak da, izlemek de bir başka keyifliydi elbette...
"Yar bana bir eğlence!  derdi Karagöz ile Hacivat…
Çadırlarda meddah, ortaoyunu gösterileri, âşık atışmaları, saz fasılları gibi eğlenceler düzenlenir, çocuklar ise oyunlar oynardı.
Hokkabazlar, kukla gösterileri, ip cambazları, renkli renkli satılan macun şekerleri, mahalle ortasına gelen salıncaklar, küçük büyük fark etmeksizin binilen atlıkarıncalar herkesin eğlencesiydi…
Nerede o eski Ramazanlar' diye iç geçirdiğimiz Ramazan geleneklerinin bazıları yaşatılırken, bazıları ise unutulmaya yüz tuttu.
Peki  ya şimdi ?
 Günümüzde ramazanlar nasıl?
Birçok kimse oruç bile tutmuyor artık orucu geçtim saygı bile kalmamış sahur maneviyatı yok, teravihe giden yok, çocuklar bile kaldırılmıyor sahura artık.
Eskiden birisi hastalıktan dolayı bile oruç tutmasa, utanırdı, bir şey yemekten içmekten sakınırdı.
Oruç tutana saygı vardı, ama şimdi bakıyorum da dışarıda yemek yiyenler, buz gibi içecek içenler…
Eskiden mümkün müydü ramazan ayında dışarıda bir şey yemek içmek?
Ayıp günah, en önemlisi saygı diye bir şey vardı.
N'oldu da biz bu hale geldik? İnancımızı, örfümüzü, gelenek ve göreneklerimizi unuttuk, saygımızı yitirdik…
N'oldu da batı kültürünün örfünü gelenek ve göreneklerini bu kadar hayatımıza yerleştirdik… İnsanlar rahatsız oluyor diye, sahurda davulcular mani dizmiyor artık…   
İftar yemekleri yerini konuk ağırlamamaya bırakıyor artık…   
Komşulara ikram vermek, kapılarını çalmak gittikçe azalıyor sanki…
Televizyon programlarındaki ip cambazları, orta oyunları, kukla gösterilerinin verdiği canlı canlı yaşanan o eğlenceler huzur vermiyor artık…
Ramazanlar değişmedi aslında değişmezde. Sanırım insanlar Ramazanı değiştirdi. Pek çok kavramda olduğu gibi bu kavramda da Avrupa kültürünün gönlünü kıramadık.  
"NEREDE O ESKİ RAMAZLAR" demek yerine bugünün ramazanlarını, dünkü gibi yaşamak ve yaşatmak elimizde…
Hasılı kelam bu yazımız belki Ramazanla ilgili dini içerikli bir yazı olmadı.
Fakat sizleri geçmişe götürmek babında biraz farklı bir yazı olsun istedim. Çünkü bu mübarek ayda dini yazıları yazan çok hocamız oluyor.
O yazıları da otorite olan hocalarımıza havale edelim.
Vesselam…