Hayat sevince güzel…
Bu şarkıyı çoğunuz bilirsiniz…
Sevince tatlı günler…
Bir kuşu, kelebeği, bir taşı sevin yeter, diye devam eder sözleri…
İşte tam da bu şarkıyı dinledikten sonra kafamda deli sorular birikti…
Sevmek mi? Sevilmek mi? Hangisiydi en güzeli?
Evet, sevmek güzel mi sevilmek mi?
Hangisini içimize sindirmişizdir hayatımızda?
Bazen sevilmek için sızlanıp durur, başkalarına adarız hayatımızı.
Onsuz olmaz deriz, yaşamak işkence gibi gelir.
Acaba bu bizim sevme güdümüzden mi kaynaklanır?
Düşünün; hep bir şeylere ait hissederiz kendimizi…
Hep birisinin yüreğini liman kabul ederiz…
Aslında bu ihtiyaç tamamen yine kendi "mutluluğumuz" içindir. Yani ilk önce kendimizin mutluluğunu önemseriz. İnsanoğluyuz elbet...
Malumunuz kimi sevmek için yaratılmıştır, kimi sevilmek, kimisi de der ki "ikisi de olmazsa olmazım, hem sevilmeli hem de sevmeliyim"...
Fuzuli'ye sormuşlar: ''Sevmek mi daha güzeldir, sevilmek mi?'
''Sevmek; çünkü sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın.'' demiş...
Sevmek daha güzel; çünkü biliyorsun, kendini sevmenin sahtesi olmaz ama sevilmenin olur. Sevilmekten hiçbir zaman emin olamazsın. Sever gibi görünürler, yanındalar, sonra bir bakmışsın yanında yoklar…
Siz ne kadar severseniz sevin, karşı taraf sizi sevmemişse o sevgi olmuyor.
Sevgi, insanın içini ısıtan sıcacık bir duygudur. Sevgi insan olmanın temel gerekliliklerinden biridir. Yaşamak için nasıl yemek, su, nefes gerekliyse sevgi de bir o kadar gereklidir. Sevgi olmadan yaşamanın da hiçbir anlamı olmaz. Sevgi hiçbir bedeli olmayan bir hazinedir.
Sevgi para pul ile satın alınamaz. Ne kadar zengin olursanız olun insanın temel ihtiyacı olan bu duyguyu para ile satın alamazsınız. Sevgi içten gelir, kişinin yüreğinin en derinlerinden seslenir insanlara. Dünyada en değer verdiğiniz varlık ya da nesne bir kuşkanadı gibi çırpınır durur yüreğinizde.
Peki, Sevilmek nasıl bir duygudur sizce?
Mesela; Erkek kadını sevdiğini söylüyor ama kadın sevildiğini hmiyor. Kadın erkeği sevdiğini söylüyor ama erkek boğulduğunu hissediyor. Anne çocuğunu sevdiğini söylüyor ama çocuk kendisini annesinin isteklerini gerçekleştirmek için dünyaya gelen bir nesne gibi hissediyor.
Baba çocuğunu sevdiğini söylüyor ama çocuk yetişkin yaşa gelse bile babasının sözünden çıkmadığı sürece kabul göreceğini hissediyor.
Bu sevgiler gerçek mi?
Sevmek ne demek? Sevilmek ne demek?
Seni seviyorum demek yetmez, eğer sevildiği söylenen kişi sevildiğini hmiyorsa.
Sevdiğini ve sevildiğini nasıl anlarsın?
Demek ki severken ve sevilirken htirmek en önemlisi…
Ona kendisinin senin için önemli ve değerli olduğunu htirirsin.
Onu mutlu görmek seni mutlu eder.
Onu düşünmek bile senin enerjini arttırmaya yeter.
Onun, kendisinin en iyi versiyonu olması için elinden gelen her türlü desteği verirsin.
Onu uzun süre hatta hiç görmesen de sevmeye devam edersin.
Onun yanında kendini önemli ve değerli hissedersin..
Senin mutlu olmanın onu mutlu ettiğini hissedersin..
Onun enerjisi, senin enerjini ve kendine güvenini besler.
Seni amaçlarını gerçek kılman için yürekten desteklediğini hissedersin.
Onun tarafından eksikliklerine, hatalarına, zaaflarına RAĞMEN şefkatle kabul edildiğini hissedersin. Gerçek şu ki, içinde saygıyı barındırmayan sevgi gerçek değildir.
Ne saygı duymadığın birini gerçek anlamda sevebilirsin…
Ne de sana saygı duymayan birinin sevgisine inanabilirsin.
Sevilmek kişinin özel olduğunu, değer verildiğini htiren son derece zarif bir duygudur..
Asla korkmayın ve sevin. Çünkü sevmek öyle güzel yayılır ve hak ettiği yeri öyle güzel bulur ki. O nedenle sevmekten çekinmeyin..
İnsanlara sevginizi göstermekten ,htirmekten asla vazgeçmeyin..
Yüzyıllardır sevgi üzerine şiirler söylenir, şarkılar yazılır, resimler çizilir, filimler yapılır...
Sevgi en güzel şekilde sanat eserlerine yansıtılmaya devam etmektedir, gerçek yüreklerde… Çünkü sevgi, yüreğin yansımadır.
Sevgi, insanın sevdasını tüm dünyaya yansıtmak istemesidir…
Bilir misiniz Tahir ile Zühre'nin hikâyesini?
Karşılık beklemeden sevmeye en güzel örnektir. Bakışmadan görmeye, konuşmadan dinlemeye, dokunmadan hmeye ve de hasret ile yanıp gülümsemeye benzer sevdanın tadı. Bin acıya bedel ödenir de vefa bile aranmaz maşukun gölgesinde. Karşılığı gönüle düşen ateştir, uykuyu çalan hayaldir.
Belki de birazcık umut, sevgilinin gönlünde ayrılan bir köşeye…
UNUTMAYALIM Kİ…
Sevgisiz zeka, bizi küstah yapar.
Sevgisiz adalet, bizi dizginsiz yapar.
Sevgisiz diplomasi, bizi iki yüzlü yapar.
Sevgisiz başarı, bizi kibirli yapar.
Sevgisiz zenginlik, bizi haris yapar.
Sevgisiz uysallık, bizi hizmetkâr yapar.
Sevgisiz yoksulluk, bizi mağrur, aksi yapar.
Sevgisiz güzellik, bizi gülünç yapar.
Sevgisiz kudret, bizi zorba, despot yapar.
Sevgisiz çalışma, bizi köle yapar.
Sevgisiz sadelik, bizi değersiz yapar.
Sevgisiz yasa, kural, bizi tutsak yapar.
Sevgisiz siyaset, bizi bencil yapar.
Sevgisiz inanç, bizi bağnaz yapar.
SEVGİSİZ HAYAT, BİZİ ANLAMSIZ KILAR…
Fikrini soracak olursanız bu garibin,"Bir Mevlana değilim haşa…
Leyla da değilim Mecnunda..
Nâzım Hikmet'in dediği gibi; "Tahir olmak da ayıp değildir, Zühre olmak da…" Tahir de değilim Zühre de…
Bütün iş yürekte…
Sevmek de diyemem, sevilmek de...
Hani bir laf vardır ya "Tadından yenmez" diye,
Ben aşk'ın ilk heyecanını,sevginin kalıcılığını, güvenin değerini,kalp ritimlerinin önemini,sahiplenmenin güzelliğini, ellerinin içindeki ellerimin terlemesini,karşılıklı çay içmenin, sanki dünyanın en güzel yerinde en güzel anı yaşıyormuş gibi hmek,htirmek istiyorum..
İşte sevmekte, sevilmekte hmek, htirmek de bu olsa gerek…
Sevmek veya sevilmek…
Önce veya sonra, hiç önemli değil ..
Biri diğerini tamamlıyor nasıl olsa..
Sevende,sevilende hakkını versin yeter ki bu duygunun..
Yeter ki yanlışı doğrudan ayıra bilelim, geçici hevesleri ebedi mutluluk zannetmeyelim..
Akıllı insan,o yegâne ve gerçek doğruyu olduğu gibi görebilendir.
Hepimizin o doğruyu görebilmesi dileğiyle vesselam…