Ölüm, kavram olarak çoğumuza soğuk gelen, ondan kaçmaya çalıştığımız ama bir türlü kendimizi de kurtaramadığımız bir gerçek. Madem ki kendimizi ne yapsak da kurtaramıyoruz o zaman ölümden korkup kaçmayalım. Zaten kaçmanın da faydası yoktur.

Her doğan ölür. Madem ki biz de doğmuşuz o zaman öleceğiz. Ha ölüm yerimizi ve zamanını bilemiyoruz. Belki, eğer nasip olursa sarılacağımız kefen dokunmuştur. Belki gömüleceğimiz kabir de kazılmıştır. Çünkü belediyeler de önceden birçok kabri kazıp hazır bekletiyorlar. Belki onlardan biri de bize nasip olur. Kim bilir...

İnsanda ölümsüzlük arzusu, uzun yaşama sevdası vardır. Ama bu dünyaya kendi isteğimizle gelmedik ki, istediğimiz kadar bu dünyada da kalalım. Bizi yaratıp isteğimiz dışında bu dünyaya gönderen yüce Rabbimiz ne kadar arzu ederse, bu dünyada o kadar yaşayabiliriz. Zira bu hayatın sahibi biz değiliz.

 Yüce yaratıcımız Allah'u Teala bizleri kim iyi davranacak, kim kötü davranacak, kim Rabbını tanıyacak, kim Rabbına isyan edecek belli olsun diye hayatı da ölümü de yaratmıştır. Akıllı ve sorumluluk sahibi bir insan olarak bize de düşen Rabbını tanıyıp O'nun rızasına ererek öbür hayatını mamur etmektir. Eğer öbür hayat mamur olursa artık ölümden korkmadan, ölüm nereden gelirse gelsin, baş göz üstüne deyip sevinçle karşılamak gerekir.

Çünkü sonsuz nimetlere erme, sonsuz hayatı yaşama ölüm sonrasındadır. Yine sevdiğimiz kişilere ulaşma ölümün ardındadır. Bir çoğumuzun annesi, babası, eşi... Sevdikleri hep ölüp gitmişler.

Yine çok sevdiğimiz, ahirette hep O'nun yanında olmayı arzuladığımız Sevgili Peygamberimize kavuşmanın yolu ölüm sonrasındadır. Ölüm güzel olmasydı kainatın varlık sebebi Sevgili Peygamberimiz (sav) ölür müydü? Zira Yüce Allah kulu ve elçisini dünya ile ahiret arasında tercih yapmasını isteyince, o da ahireti, Yüce dostu, refiki alayı tercih etmiştir.

Dünya hayatı inananlar açısında bir sıkıntı yeri, bir zahmet yeridir. Mükafat yeri, zevku safa yeri ise öbür hayattır. Öbür hayat da ölümle başlar. Hz.Peygamber (sav) ölüm döşeğindeyken Hz. Fatıma babasının yanına geldiğinde babasını ateşler içerisinde görünce vay babam, vay babam diye ağlamış.

Babası da kızına, bugünden sonra babanın acısı olmayacak demiştir. Demekki  iman edip salih amel işleyenlerin ölümü gelince acıları, sıkıntıları da bitecek.

Ölümden korkmayalım. Ölüme hazırlık yapalım. Biz hazırlıklı olursak ölüm nerede ve ne zaman geliyorsa gelsin. Baş göz üstüne...