Kendisine has üslubu ile Van'ın gülen ve güldüren yüzü, yurt içi ve yurt dışında Van'ın kültür elçisi, gönül insanı Yusuf Konak.
Van'a geldiğim 2003 yılından itibaren tanımaya başladığım, Yusuf Konak deyince ilk etapta zihnimde bunlar.
Yusuf Konak'ı tanıdığımda Eski Çağ Oteli karşısında küçük bir mekânda hizmet veriyordu. Dışarıdan bakınca fiziki olarak küçük olan mekânın içine girince aslında gönül olarak ne kadar büyük olduğunu gördüm. Namı diğer Bak Hele Bak'ın mekanındaki duvarlarını kahvaltı keyfi yaşamak, zengin kültür ve eğlence iklimi ile tanışmak isteyenlerin hatıra fotoğrafları süslüyordu.
Ünlü ünsüz bir çok ziyaretçisi olmuştu Bak Hele Bak'ın. İlim adamından, filim adamına, siyasetçisinden sanatçısına, gazetecisinden iş adamına, akademisyeninden öğrencisine, kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, yerli yabancı birçok ziyaretçiyi Van'ın kültür elçisi olarak ağırlamış, zihinlerini güzel bir Van hatırası olarak süslemişti.
Herkes gibi Yusuf Konak da bir insandı, acılı hüzünlü kederli anları onun da vardı. Ancak oğlu Merhum Harun Konak'ın vefatının dışında Bak Hele Bak hep neşeli, hep coşkulu, hep insanların gönlüne hitap etmiş, hep gülmüş ve güldürmüştü.
Başta Van olmak üzere, Türkiye'nin her yerinden ağırladığı misafirlerin gönüllerine taht kuran Bak Hele Bak, ulusal televizyon programları ve diziler aracılığı ile bu kez her eve kendisi konuk olmuştu. İnsani değerleri esas alan Bak Hele Bak, ilk günkü mütevaziliği ile gönül insanı olarak yaşamaya, gönülleri kazanmaya devam etti.
Gönlü geniş, etkisi büyük, hatırası hayallere dahi sığmayan Bak Hele Bak, mekânını genişletmek ve Van'ın kültürünü yaşatarak anlatmak için Van Belediye Binası altındaki yere taşındı. Özenerek hazırladığı, adeta Van Kent Müzesi'ni andıran yeni mekânı 2011'de yaşanan depreme kadar Kahvaltı Kültür Sarayı olarak hizmet verdi. Belediye Başkanlığı binasının 2011'de yaşanan Van depreminde hasar görmesi üzerine Van Ticaret ve Sanayi Odası'nın zemin katındaki mekânı ile Van'ın Kültür Elçisi olarak gönüllere taht kurmaya devam ediyor.
Yusuf Konak diye düşündüğümde ilk hatırladığım "Bak Hele Bak, Eğitim Şart" sözü ve yukarıda anlattıklarım aklıma geliyor.
ŞİMDİ DE KENDİ DİLİNDEN DİNLEYELİM BAK HELE BAK'I
Sektöre ilk adımımı Sütçü Ömer İpek ile 1965'de attım ve 1974'e kadar kalfalık yaptım. Sütçü Alasker Akçam benim manevi babamdı, bana işi o öğretti. 1974 yılında ayrıldım ve 1975 yılında kendi işimi kurdum.
İlk başladığımda iş yerim Süt Evi adı altındaydı, 1975 yılında kahvaltı salonu, 1990 yılında Kahvaltı Sarayı ismini aldım. 2002 yılında Kahvaltı Kültür Sarayı ismini alarak, şiir okuma, şiir yarışması, şiir dinletisi, bayanlar günü, bayanlar matinesi, Van Oturma Geceleri gibi kültürel etkinlikler düzenledik.
Depremden sonra Ankara'daki şubemizi açtık. Ankara'daki iş nedeniyle meşguliyetim arttı, ayrıca Van'daki kültürel aktivitelerin de artması ile etkinliklere katılmam için talep arttı. Van'da gelmem için çağrı yapan dönemin valisi, STK'lar iş dünyası, basın mensupları, Van halkının isteği Ankara'daki şubeyi kapatma konusunda beni düşündürüyordu. Bu süreç içerisinde Rabbim emaneti olan, ailemizin gurur kaynağı oğlum Harun'u yanına aldı. Yaşadığımız acıdan sonra Ankara'daki şubeyi kapatıp sadece Van'da çalışmaya başladık.
Mevcut iş yerimizde "Van'a efsane geri geliyor" sloganıyla, kahvaltıyı sadece yemek olmaktan çıkarıp kültürel tanıtım ve eğlence de katara Van Kültür Evi olarak faaliyetlerimizi yoğunlaştırdık. Mekanımızın içine sahne Kurduk, her hafta canlı sıra gecesi yapıyoruz. Haftada bir veya iki gün ulusal TV'lerde canlı yayın gerçekleştiriyoruz. Kütüphane açtık, her hafta bir okula kahvaltı kültür semineri veriyoruz. Kitap okuma yarışması yapıyoruz ve dereceye girenlere ödül veriyoruz.
VIP salonumuz ile basın toplantılarına ve bayanlarımıza özel toplantılara, doğum günü, kutlama, nikah gibi özel günlere ev sahipliği yapıyoruz.
İş yerimizde anne bakım odası kurduk, mescit, abdest alma yeri, personel giyim yerleri, ekmeğimizi ve Van çöreğimizi çıkardığımız kendi fırınımızla o efsaneye layık bir işyeri olduk.
Bütün başarılarımın arkasında 40 yıllık evli eşim, çocuklarım, torunlarım ve ailemin birlik beraberlik içerisindeki desteği, işin şu an başında bulunan işletme mezunu damadım Fariz Gül bulunuyor. Profesyonel bir yönetim ve kadromuz ile hizmetlerimizi yürütüyoruz. Günün her saatinde sorduğumuz bilmeceler, söylediğimiz maniler ve verdiğimiz hediyeler bizimle özdeşleşti.
Türkiye'nin bütün fuarlara ve davet edildiğim etkinliklere gönüllü olarak Van'ı ve kültürümüzü tanıtmak için kendi imkânlarımızla katılıyoruz. Yurt dışında da Van'ı ve kültürümüzü tanıtmak amacıyla bir çok fuar ve etkinliğe katıldık.
Beni de en çok sevindiren üyesi bulunduğum Van TSO'nun öncülüğünde Van kahvaltısının Guinnes Kahvaltı Rekoru'nu kırması. İkincisi de Van TSO'nun öncülüğünde kavut, murtuğa, otlu peynir ve genceruk'un coğrafi alan tescili başvurusunun yapılmasıdır.
Spora da çok düşkünüm benim iki takımım var, biri koskocaman büyük takım Vanspor, diğeri de Milli Takım.
Number One Always, Van Her Beji Van, Van Güzel, Kahvaltı Van'da Güzel, Ağzınız Bal Yesin Paranızı Van Yesin.
BAK HELE BAK'IN HAYATINDA YAŞADIĞI DÖNÜM NOKTALARI
Unutamadığım üç önemli dönüm noktasını beni gönüllerindeki tahtta ağırlayan Vanlı ve Türkiyeli sevenlerimle paylaşmak istiyorum.
BİRİNCİSİ; 18 yaşında İstanbul'a gezmek ve eğlenmek için kaçtım. İstanbul'a ilk defa gidişimdi, kaldığım otelin arkasında bir kafe vardı. Kafede cızbız kokusu geliyordu, kokuyu aldığım tarafa doğru gittim, birisi bana sordu "ne arıyorsun" diye, korktum "iş arıyorum" dedim, "Gel bize işçi lazım" deyip içeriye aldı. Orada ilk defa sucuk, salam, pastırma, yeşil zeytin, kaşar peyniri gördüm. Bir de tabak, çanak, yumurta tavası, porselen tabak.
İstanbul'dan ayrıldım Kahraman Maraş'a geldim tabak aldım, oradan Kayseri'ye geçtim sucuk aldım ve direkt Van'a döndüm. Gece hayatı hayat yaşayacağıma kültür hayatını öğrendim. O gün bugündür iş yerime ve hayatıma sigara, alkol ve siyaset girmedi.
İKİNCİSİ; Evliliğim çok renkli oldu. Âşık oldum, dışarıda kaldım, ama aşkıma kavuştum. Çok görkemli bir düğünümüz oldu.
ÜÇÜNCÜSÜ; Allah hiçbir anne ve babayı evlat acısı ile imtihan etmesin, büyük bir acı yaşadım. Van ve Türkiye'nin gönlüne taht kurmuş evladımı kaybettim. Allah verdi, Allah aldı. Verdiğinde de aldığında da Allah'a şükür ettik. Bizi üzmedi, sıkmadı, onun güzellikleri ile yaşıyoruz. Van halkı da 7'den 70'e yaramızı sardı, "hepimiz Harun'uz sen yalnız değilsin" dediler, biz de yalnız değiliz. Biz de Van halkına söz verdik, bu kültür çalışmalarımız devam edecek.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde yılın babalık ödülünü vererek Van halkı ve gençliğimiz bana büyük teveccüh gösterdi. Halk arasındaki sevgimiz ve saygımız bana acımı yaşatmadı.
Atalarımız "acılar paylaştıkça azalır, sevgi paylaştıkça çoğalır" demiş. Ben her iki duyuda Van halkı ile yaşadım. Onun için bir canım var, Van'a ve Vanlıya kurban olsun, her zaman şehrimin ve halkımın 7'den 70'e herkesin gurbanıyım hayranıyım.
Van sevdalısıyım, Van hayranıyım, Dünyada Van Ahirette İman, Ziya Bey Sen Buna İnan.
Bak Hele Bak Eğitim Şart..