8 Mart, Dünya kadınlar günü olarak kutlanmaktadır. Ancak hergün televizyon ekranlarında, gazete manşetlerinde maalesef kadın cinayetleri yer almaktadır. Çoğu zaman bu haberlerde öldürülen kadının savcılıktan veya emniyetten koruma talebinde bulunduğundan da bahsedilir.
Ancak her türlü önlemlere rağmen maalesef kadın cinayetlerinde azalma değil, artış vardır. Peki, bu tür cinayetlerin nedenleri nelerdir? Bu konuda yetkili mercilerin yaptıkları açıklamalarda sebep olarak, kıskançlık, eşini aldatma, boşama talepleri, alkol, uyuşturucu bağımlılığı... gibi daha birçok sebep sıralanır.
Bence bu tür cinayetlerin birinci nedeni ahlaki çöküntüdür. Her kadının veya kocanın başına yirmi dört saat polis dikemezsiniz. Zaten bu tür cinayetler polisiye tedbirlerle önlenemez. Ahlaki değerlerden yoksun, imandan, hesaptan, sorumluluktan habersiz olarak yetişen ve birbirlerini severek evlenen gerek koca, gerekse kadın olsun belli bir süre sonra birbirlerinden soğumaya başlıyor ve tabiri caizse başka kapılar aramaya başlıyorlar. İşte burada da sıkıntılar baş göstermiş oluyor. Evlenme sürecinde karşı taraftan elektrik aldım o zaman bu iş tamam diyerek evlenenler, en ufak bir sarsıntıdan, bir sıkıntıdan da sigorta atınca bu evlilik işi bozuluyor.
Aile mahremiyetine, insanın yaşam hakkına değer vermeyen, evliliği sadece şehevi arzuları tatmin aracı olarak gören karı veya koca kendi hak ve sorumluluklarını da yerine getirmez duruma gelince aile içinde çatışma ve şiddet meydana gelmektedir. Bu aşamada da genelde kadınlar daha çok zarar görmektedir.
Bu cinayetlerin önüne geçmek için daha çocukluktan itibaren kadının da, erkeğin de iyi bir şekilde eğitilmesi gerekmektedir. Tabi ki, eğitim sürecinde dini eğitim asla ve asla ihmal edilmemelidir.
Dinimizin kadına verdiği büyük değer ortada iken, kadını soyundurup zevklerine alet edenler, onu bir meta durumuna düşürenler aslında kadına değer değil, en büyük zararı da vermiş oluyorlar.
İslam'da kadın anadır, bacıdır, baş tacıdır. İslam dini, kadın ve erkeği bir bütünün eşit iki parçası olarak mütalaa eder. Kadın erkeksiz, erkek de kadınsız varlığını sürdüremez. Kadın da, erkek gibi Allah'ın saygın kulu, emir ve yasaklarının muhatabıdır.
Güzel dinimiz İslam, ırk ve cinsiyete dayalı bir üstünlüğü kabul etmemiş, üstünlüğün takvada, yani sorumluluklarını yerine getirme ölçüsüne bağlı olduğunu açıklamıştır.
Kadınlara iyilikle muamele edilmesini isteyen İslam, kadın ve erkeğe karşılıklı olarak bazı temel hak ve sorumluluklar yüklemiştir.
Bu konuda sevgili Peygamberimiz (sav), hadisi şerifte sorumluluğumuzu şöyle hatırlatmaktadır: "Hepiniz çoban yani muhafızsınız ve hepiniz de maiyetinizde bulunanların hukukundan mesulsünüz.
Amirler maiyetindekilerin muhafızıdır. Aile reisi aile efradının çobanıdır. Kadın da evi ve çocukları üzerinde muhafızdır. Hülasa: hepiniz muhafızsınız ve hepiniz de idarenizde bulunanların hukukundan mesulsünüz"
İnsan hakları evrensel beyannamesinin ilk örneği olarak kabul edilen veda hutbesinde de sevgili Peygamberimiz (sav), şöyle buyurmaktadır: "…
Şunu biliniz ki, kadınlar üzerinde haklarınız olduğu gibi, kadınların da sizin üzerinizde hakları vardır.
Onların üzerindeki haklarınız yatağınızı yabancılardan korumaları, müsaadeniz olmadıkça hoşlanmadığınız bir kimsenin evinize girip oturmasına müsaade etmemeleridir. Onların sizin üzerinizdeki hakları da giyimlerinde ve yemelerinde onlara (sosyal ihtiyaçlarına) iyi bakmanızdır"
Peygamberimiz (sav)'in şu hadisini de hiç unutmayalım: "Müminlerin imanca en mükemmel olanı, ahlaken en iyi olanlarıdır ve hayırlı olanlarınız da kadınlarına karşı hayırlı olanlardır"
Kadın cinayetlerinin olmadığı, aile huzurunun devamlı olduğu, eşlerin çocuklarıyla huzurlu ve ayrılığın olmadığı bir ömür geçirmeleri temennisiyle bütün kadınların gününü tebrik ederim.