Ramazan ayı, hicri ayların dokuzuncusu. Ama sıradan bir aydan çok farklı. Müslümanlar açısından çok kıymetli bir aydır. Nasıl kıymetli olmasın ki, bu aya Yüce Allah bizzat kendisi kıymet vermiştir. Diğer ayların adları Kur'anı Kerimde zikredilmezken, Ramazan ayı Kur'anda zikredilme şerefine de ermiştir. Ramazan kelime olarak da "ramda" kökünden gelir ki, bu da yaz sonunda yağan ve yeryüzündeki tozlar temizleyen yağmur manasına gelir. Ramazan da, insanları günahlardan temizlediği için bu adı almıştır.

Bazı ayların, bazı gün ve gecelerin kıymeti diğer zaman dilimlerine göre daha üstündür. Bu kıymetli zamanlar da, kendilerinde meydana gelen olaylardan ve diğer zamanlarda yapılmayan bazı ibadetlerin de, bu önemli zaman dilimlerinde eda edimlerindendir.

İşte Ramazan ayını da, diğer aylardan üstün kılan, O'nu on bir ayın sultanı yapan birçok özellik vardır. Bunlar nelerdir diye derseniz? Hemen sıralayalım:

-Başta hidayet rehberimiz, dünyada ve ahirette mutluluğumuzun yollarını gösteren Yüce Kitabımız Kur'anı Kerim bu ayda nazil olmaya başlamıştır.

-İkincisi dinimizin beş temel esasından biri olan oruç bu ayda tutulur.

-Kur'anı Kerimde "Bin aydan daha hayırlı" olduğu açıklanan Kadir Gecesi de bu aydadır.

-Yine Sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'den bize sünnet olarak intikal eden ve ibadetlerimize canlılık katan teravih namazı da bu ayda eda edilir.

-Fıtır sadakası (fitre) de bu ayda hak sahiplerine verilir.

-Peygamber Efendimiz (sav), bu ayın son on gününde itikâfa girerdi. (İtikâf; ibadet niyetiyle belli bir süre camiden dışarı çıkmamaktır)

-Mukabeleler de en çok bu ayda okunur. Cebrail (as) Ramazan'da her akşam, Peygamberimize gelerek, o zamana kadar nazil olmuş olan ayetleri karşılıklı olarak okurlardı. Peygamber Efendimiz (sav)'in vefat ettiği yılda da, iki sefer Kur'anı baştan sona kadar mukabele etmişlerdir.

İşte daha sayamadığımız birçok İlahi hikmet, Ramazanı diğer aylardan daha üstün kılmaktadır. Tıpkı Hz. Yakup (as)'ın on iki çocuğu arasında Hz. Yusuf'un hepsinden daha üstün olması gibi.

Konuyla ilgili olarak Yüce Allah Bakara suresi 185. ayette şöyle buyuruyor: "(O sayılı günler) İnsanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolu ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın, apaçık delilleri olarak Kur'an, kendisinde indirildiği aydır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa onu Oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık, Allah'ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir"

İbni Hüzeyme'in naklettiğine göre Selman (ra) şöyle anlatmıştır: Resulallah (sav) bir Şaban ayının son gününde bizlere şöyle hitap etti:

"Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize bastı. O ayda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. Allah o ayda oruç tutmayı farz kıldı. Geceleyin ibadet yapmayı (teravih) kılmayı nafile kıldı. O ayda bir hayır işleyen kimse, diğer aylarda farz işlemiş gibi olur. O ayda bir farz işleyen kimse ise, diğer aylarda yetmiş farz işleyen gibidir. O, sabır ayıdır, sabrın karşılığı ise cennettir. O, yardımlaşma ayıdır. O ayda müminin rızkı bollaşır. O ayda kim bir oruçluya iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. Aynı zamanda oruçlunun sevabı kadar sevap verilir. Oruçlunun sevabından da bir şey noksanlaşmaz. "Ashap; Ya Resulallah! Hepimiz oruçluya iftar ettirecek bir şey bulamıyoruz" deyince de Resulallah (sav):

Allah bu sevabı oruçluyu bir kuru hurma ile veya bir yudum su ile ya da bir yudum süt karışığı ile iftar ettirene de verir. O öyle bir aydır ki, evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu da cehennem ateşinden kurtuluştur. O ayda köle ve hizmetçilerin yükünü hafifleten kimseyi Allah bağışlar ve cehennem ateşinden kurtarır" (Ş. İslam ans. c. 6, s.366)

Allah'tan dileğimiz Ramazanı şerifin sonunda kurtuluş beratımızı alarak cennete girmeğe hak kazanmış olarak huzur ve mutlulukla  bayrama kavuşmaktır.