İşveren 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25 I, 25 III ve 25 IV maddesindeki sebeplere dayalı olarak iş sözleşmesini sonlandırırsa haklı bir sebep olsa bile kıdem tazminatı ödemelidir.

Belirtmek gerekir ki; işyeri dışında ve işyeri ile ilgisiz bir suçtan dolayı kesinleşen hükmün infazı çerçevesinde cezaevine girilmesi hali, İş Kanunu 25 IV kapsamında değildir. Mahkûmiyet hali işçiden kaynaklanmakta olup bir haftayı aştığı takdirde işçiyi çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı neden vardır.

Zira, işyeri dışında işyeri ile ilgisiz suçun infazı için işe devamsızlık söz konusu olup devamsızlık iradi değildir. İşçinin iş sözleşmesinin zorlayıcı nedenlerle 25. III bendi uyarınca feshi halinde, işverenin bildirim şartına uyma ya da ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamaktadır. Derhal fesih hakkı vardır. Ancak, az yukarıda açıklandığı üzere mülga 1475 sayılı Yasanın 14'üncü maddesi uyarınca kıdem tazminatının ödenmesi gerekir.

GÖZALTINA ALINMA VE TUTUKLULUK HALİNDE ÜCRET ÖDEMESİ DURUMU?

Aksine bir sözleşme yoksa işçinin gözaltında ve/veya tutuklu olarak kaldığı sürede işçiye herhangi bir ücret ödenmez. Zira böylesi halleri, yasa iş görülmediği halde ücret ödenen durumlardan saymamıştır.

Yüksek mahkemede bir kararında: "4857 sayılı İş Kanunu'nun 40. maddesinde, işçinin 25/IV. bendi kapsamında çalışılamayan süre için ücret ödenmesine dair bir kurala yer verilmemiştir. Bu halde işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması sebebiyle çalışamadığı süre için ücret talep hakkı yoktur" demiştir

4857 sayılı İş Kanunu'nun 40. maddesinde, işçinin 25/IV. bendi kapsamında çalışılamayan süre için ücret ödenmesine dair bir kurala yer verilmemiştir. Bu halde işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması sebebiyle çalışamadığı süre için ücret talep hakkı yoktur.

MAHKUMİYET HALİNDE ÜCRET ÖDEMESİ DURUMU?

İşçinin işyeri dışında işlediği suç nedeniyle mahkumiyeti sonucu cezaevinde bulunmasından kaynaklanan devamsızlığının İş Kanunu'nun 25 inci maddesinin 3 numaralı bendi (Zorlayıcı Sebepler) kapsamında olduğu kabul edilmektedir.

İşyeri dışında ve işyeri ile ilgisiz bir suçtan dolayı kesinleşen hükmün infazı çerçevesinde işçinin cezaevine girmesi hali, İş Kanunu'nun 25 inci maddesinin 4'üncu bendi yerine 25 inci maddesinin 3 numaralı bendi kapsamında sayılmakta, zorlayıcı neden olarak kabul edilmektedir.

Konuyla ilgili Yargıtay kararlarında genel olarak tutukluluk - mahkûmiyet ayrımı yapılmakta ve mahkumiyetin İş Kanunu'nun 25 inci maddesinin 3 numaralı bendi kapsamında zorlayıcı neden sayılacağı kabul edilmektedir.

Yüksek mahkeme bu konudaki değerlendirmesini, işverenin fesih hakkı bulunup bulunmadığı yönünden değil, İş Kanunu'nun 25 inci maddesinin 4'üncü bendinde öngörülen bildirim süresi kadar bekleme zorunluluğu olup olmadığı bakımından yapmaktadır.

Belirtmek gerekir ki; işyeri dışında ve işyeri ile ilgisiz bir suçtan dolayı kesinleşen hükmün infazı çerçevesinde cezaevine girilmesi hali, İş Kanunu 25/IV kapsamında değildir. Mahkûmiyet hali işçiden kaynaklanmakta olup bir haftayı aştığı takdirde işçiyi çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı neden vardır. Zira, işyeri dışında işyeri ile ilgisiz suçun infazı için işe devamsızlık söz konusu olup devamsızlık iradi değildir. İşçinin iş sözleşmesinin zorlayıcı nedenlerle 25/III bendi uyarınca feshi halinde, işverenin bildirim şartına uyma ya da ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamaktadır. Derhal fesih hakkı vardır. Ancak, az yukarıda açıklandığı üzere mülga 1475 sayılı Yasanın 14'üncü maddesi uyarınca kıdem tazminatının ödenmesi gerekir.

Yüksek Mahkeme kararları uyarınca mahkûmiyet hali ise İş Kanunu'nun 25'inci maddesinin 3 numaralı bendi kapsamında zorlayıcı neden sayılmaktadır. Belirtilen sebeple, işçiye mahkumiyeti halinde aynı Kanunun 40'ıncı maddesi uyarınca bir haftaya kadar yarım ücret ödenmesi gerekmektedir der ilgili kanun.

Sağlıkla kalın...