Genel olarak büyük bir sükûnet içerisinde bir halk oylaması kampanyası ve seçim günü geçirdik.  Türkiye’nin gündemini 10 yıllardır meşgul eden, son dönemde de gündemin birinci maddesi haline gelen Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi büyük tartışmalara neden oldu.

   Yeni Türkiye’nin sistemi olarak da isimlendirilen Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi sonrasında, bir daha iktidar yüzü göremeyeceklerini anlayan, halkın ismini ağzından düşürmeyip halktan kopuk olan kesimler, adeta şahısları için varlık yokluk mücadelesi yaptı. Halk “devletin bekası, istiklal ve istikbal mücadelesi için Yeni Türkiye, Yeni Yönetim Sistemi” diyerek EVET ‘i tercih etti ve yeni dönemin kararını alıp görev verdi.

   Halk oylaması öncesinde siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve medya EVET ve HAYIR kampanyaları etrafında bir araya geldi. EVET kampanyası etrafında AK Parti, MHP, HÜDA PAR ve BBP yer aldı. HAYIR kampanyası etrafında ise CHP, HDP başta olmak üzere irili ufaklı bir çok sol fraksiyon partisi yer aldı. Ancak HAYIR cephesi içinde olmaması gereken PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C gibi terör örgütleri de yer aldı. Bunlar yetmedi Avrupa Birliği ve Hristiyan dünyasının önde gelen devletleri de HAYIR’a destek verdi.

  Tüm bunlara rağmen halkımız sağduyusu ile EVET diyerek kararını verdi.
  Şimdi gelelim asıl konuya. Seçimden bir gün öce, halk oylaması kampanyasının son günü olan Cumartesi günü Türkiye’nin birçok ilinde ve ilçesinde olduğu gibi Van’da da EVET araç konvoyu düzenlendi. Konvoyun amacı, EVET kampanyasına olan desteğin güçlü olduğunu göstermek.  Hala karar verememiş olan kararsızlar varsa, kararlarını EVET yönünde vermelerini sağlamaktı. Yani EVET konvoyu da farklı bir seçim propaganda çalışmasıydı.

   Kampanya huzur içinde devam etti ve tamamlandı diyecektik ki, EVET konvoyuna ilk saldırısı Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi civarında yapıldı. Saldıranlar 15-20 kişilik HDP’li grup, ellerinde taciz etmekten çok isabet ettiğinde insanı öldürebilecek büyüklükte taşlar. Taşlayarak saldırdıkları araç ise EVET konvoyu içinde kadınların yer aldığı minibüs. Saldırıda AK Parti İl Kadın Kolları Teşkilat Başkanı Zeynep Dülge yaralandı.   Saldırı sırasında birçok taşın isabet ettiği Zeynep Dülge’nin kolunda çatlak, boynunda da doku zedelenmesi olmuş.
   Kadınlara ve içinde kadınların bulunduğu minibüse saldırmanın ne Kürt halkının kültüründe, ne de erkeklikte yeri yoktur. Varsın saldıranlar kendilerinin nasıl bir yaratık olduklarını düşünsünler..

    AK Parti’nin yaptığı her faaliyette görev alan, hiç bir zaman farklı mazeretlerin arkasına saklanarak kaytarmayan, dava, ülke ve ümmet bilinci ile her zaman Allah Rızası için çalışan Zeynep Dülge'nin şahsında AK Parti Kadın Kolları Teşkilatlarını öncelikle yaptıkları çalışmalar ve samimi gayretleri için kutluyorum. Uğradığı saldırı için de geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. İnsani değerlerini yitirdiği, yaptıkları davranışlardan ortaya çıkan saldırganları da şiddetle kınıyorum.
İlgili yasalar çerçevesinde seçim propagandası yapmak herkesin ve siyasi partilerin demokratik hakkıdır.  Buna engel olmak ise kamusal bir suçtur. Bu konuda yasal bir işlem yapıldı mı bilmiyorum, şayet yapılmadıysa bu yazımla adli mercilere suç duyurusunda bulunuyorum.
  Saldırının üzerinden bugün itibariyle tam bir hafta geçti. Ne HDP yönetimi ne de AK Parti yönetimi saldırıyı güçlü bir şekilde kınamadı.
  HDP’nin propaganda sloganları ve söylemleri arasında “Demokrasi, özgürlük, insan hakları, eşitlik, kadın hakları” gibi yaldızlı sözler bolca yer aldı. Sözlerinde yer alanlar ile yapılan saldırıyı nasıl izah edecekler? Üstelik her zaman kadınları öne sürerek siyaset malzemesi yapan HDP’nin kendi fanatiklerine kadın haklarını anlatamamış olması, özellikle içinde sadece kadınların bulunduğu minibüsü taşlayarak saldırmaları kelimenin tam anlamıyla VAHŞET.
   HDP’ye savundukları değerleri kendi teşkilat ve tabanlarında özümsenmesini ve hayata geçirilmesini sağlamalarını tavsiye ediyorum.
   Gelelim AK Parti Van İl ve İlçe Teşkilatlarına. AK Parti Van İl Kadın Kolları Teşkilat Başkanı Zeynep Dülge’nin başına gelen sizlerden birinin başına gelseydi, bırakın Van’ı Türkiye’yi ayağa kaldırmak için her şeyi yapardınız değil mi?
AK Parti Van teşkilatının ve Van Milletvekillerinin sessizliği, Burhan Kayatürk'ün 7 Haziran Seçim çalışmaları sırasında Başkale'de saldırı sırasında orada olmamasına rağmen, dönemin Başbakanı Sayın Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'na ve ulusal televizyonlarda, başkalarına yapılan saldırıyı kendisine yapılmış gibi anlatarak AK Parti Genel Merkezini ve kamuoyunu kandırmasını aklıma getirdi. Çünkü o saldırı sırasında ben de oradaydım ve Burhan Kayatürk yoktu.
   Oysa siz bir araya gelerek güçlü bir şekilde basın toplantısı yaparak, sadece kınama dahi yapamadınız. Sizin AH’ınız gitmiş VAH’ınız kalmış. Adeta üzerinize ölü toprağı serpilmiş, yoksa ölmüşsünüz de ağlayanınız mı yok?
Genelleme yaptım diye AK Parti teşkilatlarından birçok kişi bana tepki gösterecek. Ancak soruyorum sizin ailenizden kız kardeşinize, eşinize, annenize benzer saldırı yapılsaydı yine böyle sessiz kalır mıydınız?
    Ey AK Parti Van İl Başkanı Zahir Soğanda...

    Koltuğuna dokunduklarında çıkardığın ses kadar, saldırıya uğrayıp kolu kırılan teşkilat mensubun Zeynep Dülge’nin şahsında İl Kadın Kolları teşkilatının uğradığı zulme de ses çıkarmak sana düşmez mi?
    Ey AK Parti Van Milletvekilleri Beşir Atalay ve Burhan Kayatürk…

    Yaptığınız yanlış işlerde şahsınıza yöneltilen eleştirilere gösterdiğiniz tepkinin binde biri kadar tepkiyi, kar-kış, soğuk-sıcak, zor –kolay, gece-gündüz demeden sadece Allah rızası için canla başla çalışan İl Kadın Kolları teşkilatının ve Zeynep Dülge’nin uğradığı saldırı karşısında da göstermeniz gerekmez mi?
Yoksa size göre insanlar, ihtiyaç duyduğunuzda çalıştırdığınız, ihtiyaç olmadığında başına ne gelirse gelsin hatırlamadığınız kullanışlı bir eşyadan mı ibaret? İşte Van’da milletvekilliğinde 6-1 önde olan AK Parti’nin 7-2 alarak HDP’nin gerisine düşmesinin önemli nedenlerinden bir tanesi.
     Ekip arkadaşlarına değer vermeden değer görmeyi hayal ediyorsanız boşa kürek çekersiniz. Edebali ne demişti “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”.  Doğruyu alkışlamak, yanlışı eleştirmek vicdani bir görevdir. Bildiğini söylemeyen dilsiz şeytanlardan olmamak adına, gördüğüm yanlışları ve bildiğim doğruları söylüyorum.
     Bu vesile ile AK Parti teşkilatlarını üzerlerindeki ölü toprağını atmaya, silkelenip yeniden ayağa kalkmaya, işe Zeynep Dülge’ye yapılan saldırıyı güçlü bir şekilde kınayarak başlamaya ve 2019 belediye seçimlerini kazanabilmek için ekip ruhu ile ciddi bir şekilde çalışmaya davet ediyorum.