Bugünlerde herkesin ama özellikle Van’da gazeteci olduğunu iddia edenlerin ve söyleyenlerin, İmam Şafi Hazretlerinn bu davranışından çıkaracağı dersler olmalı.
   Vurun Abalıya misali bir iki meslektaşlarını siyasileri eleştirdiler diye haksızca yerden yere vuranların çıkaracağı derslerin daha fazla olmasını umuyorum.
   Özellikle iktidar partisi milletvekili sayın Burhan Kayatürk hakkında yazı yazan sayın Salih Geçken ve en son Ziya Türk beylerin alakalı yazılarını, altına yorum yapanların bir kısmı, hem de, Kayatürk soyadlı kişiler olarak küfredip ve hem de iftira atarak yorumladılar.
  Yetmediği gibi gazeteci olduğunu söyleyen bir kısım insanda meslek ahlakını bir tarafa iterek bu iki arkadaşımıza akla hayale gelmeyecek sözler sarf ettiler.
   Her iki dostumuzun yazılarında eleştirilecek kısımlar var elbette fakat ana hatları itibariyle sayın Burhan Kayatürk beyin bir açıklamayla veya bizzat görüşerek onlara doğrularını anlatmak suretiyle hal edebileceği türden yazılardı.
   Sayın Kayatürk ün bizzat cevaplamak yerine soyadını taşıyan bir iki küfürbaz ve aslında meslektaşlarının ne söylediğine değil kime söylediğine bakıp her iki arkadaşımızı fetöcü ve pkk lı olmakla ithama sebebiyet veren gazetecilerle bu tür bir algı operasyonuna girmesi ( iradesi dışında gelişmişse bişey demem) makul değildir.
   Ziya beyin yazısına yorum yapıp kısa bir eleştiride yapacaktım lakin küfür ve hakaretleri görünce sadece beğeni tuşuna bastım ki sayın medeni Arvas beyde bizimle aynı düşüncede olacak ki küfür edenleri eleştiren bir yorum yazdı.
Sayın Kayatürk siz bu kentin vekilisiniz ve bu kentte yaşayan bu iki gazeteci size de oy verdiler. Ve çok iyi biliyorum ki her ikisi de Ak Parti’ye oy veren gazeteciler. Dolayısıyla size de oy verdiler.
Bu iki meslektaşımı hemen hemen aynı tarihlerde tanıdım.
   Vatan ve millet sevdalarını biliyorum. En az sizin kadar vatanı ve milleti ve sayın Erdoğan'ı severler.
Sayın geçkenin sizinle ilgili yazı veya yazılarını, kendisi bizi takibi bıraktığı için okuyamadım ama Salih beyin üslubunu az çok biliyorum belki de eleştirilecek bir yazı kaleme almıştır lakin sizin onun üzerine hiç Alakası olmayan suçlamalarla gitmenizin esbabını anlamak gerçekten çok zor.
   Ne fetö ve ne de pkk ile Alakası olmayan Salih Geçken beyin hakkında ipe sapa gelmez nitelemeler küfürler umarım sizin bilginizin dışındaki gelişmedir çünkü bu terbiyesizlikler akpartinin herhangi bir kademesinde görev yapan partililere yakışmadığı gibi Vanlı bir vekile de yakışmaz.
   Ayrıca sayın Ziya Türk bey için de buralı değil, kripto fetöcü algısı meydana getirmek makul değildir.
Meslektaşlarımızın size şahsi kin duyduklarını sanmıyorum onlar kendi görüp işittiklerini kendi zanlarıyla birleştirip yorumlamışlar. Bu yorumlar doğruda olabilir yanlışta. Size düşen bu dostlarımızı doğrularınızla buluşturmaktı.
Ayrıca siz edebiyle toleransıyla bilinen birisiniz diye biliyorum.
   Sizinle ömrü hayatımda 2 kere görüştüm birinde siz davet ettiniz - ümit bey- Urartu otelinde ikincisinde de Van düşünce platformunda siz bizim misafirimiz oldunuz zahir beyle birlikte. Size orada söylediklerim akparti ve zatı alinizin neler yapması gerektiğiyle ilgiliydi hatta size söylediklerimden sonra bir yakınınız " sizi tebrik ediyorum ilk defa yüzüne karşı bu doğruları söyleyen sizsiniz " diyerek teşekkür dahi etmişti.
   Vekil olmanız hasebiyle hakkınızda çok şeyler duydum. Bu tür meselelere fazla ilgim olmadığı içinde hakkınızda hiç yazmadım küçük ayaküstü sohbetler hariç siyaseten bişey söylemedim. Siz bizi, biz sizi gördüğümüzde hep mesafeli davrandık. Bu ne sizin ne de benim için bir sorun değil, nihayetinde bu kente geldiğinizde zaten etrafınız çevreleniyor görüşmek istesekte görüşemiyoruz.
Sizi sevgili kardeşim Abdulhelim almalı dan çok dinlerdim sizi bana o anlatırdı. Merhum kardeşimin size özel ilgisi vardı sanırım o da marifet iltifata tabidir misalindeki davranışlarınızla alakalıydı arayıp sorardınız diye biliyordum.
   Merhuma gösterdiğiniz yakınlığı sayın Geçken ve sayın ziya kardeşimizden neden esirgediniz anlamak zor.
Hakkınızda olumsuz yazabilirler, hoşunuza gitmeyebilir hatta sizi ileri derecede üzebilirler siz bu meslektaş kardeşlerimize son yazılarından dolayı neden bunu reva gördünüz?
   Ve bendenize göre en önemlisi onların meslektaşlarını neden onların üzerine saldınız?
Aslında yazılacak çok konu var fakat telefonda yazınca zorlanıyorum.
Lütfen meslektaşlarımıza onları rencide etmeyecek yaklaşımlar gösterin çünkü iki dostumuzda bunu hak etmiyorlar.
   Akparti ve vekiller her zaman gözümüzün önündeler, kişilik haklarınıza dokunmadan yazılan her analiz sizin için değerli olmalıdır, varsa eksik, hatalı ve yanlış bilgiler bunu önce danışmanlarınızı küfrettirmeden aklı selimle devreye koyarsınız sonrada bizzat kendiniz gerekirse görüşerek çözme imkanına sahipsiniz.
  Gazeteci arkadaşlarımız için haysiyet cellatlığına soyunmuş olanlardan tanıdıklarınız varsa lütfen bunu durdurun bu kavganın bu kente ve akpartiye faydası yoktur. Herkes birbirini kırarsa ortalık toz duman olur kaybeden Van ve Vanlılar olur.
Gazeteci dostlarımızı; kendi meslektaşlarını " dünya dore" misali yerden yere vuracak yazılardan vazgeçmeye,
Sayın Salih Geçken ve sayın Ziya Türk beyleri de bin düşünüp bir yazmaya davet ediyorum.

    İMAM ŞAFİ VE ÇIKARILACAK DERSLER;
   İmamı Şafii talebelerinden birisi ile müzakere yaptığı bir meselede ihtilafa düşer.
Talebesi öfkelenir ve dersi terk ederek evine gider.
Akşam olunca İmamı Şafii talebesinin evine gider.
Öfkeli talebe, hocasının ayağına kadar gelmesine şaşırır.
İmam Şafii’nin orada verdiği son ders muhteşemdir:
1- Yaptığın ve üzerinden geçtiğin köprüleri yıkma! Bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir!
2-Bizi birleştiren yüzlerce mesele dururken bir mesele mi bizi ayıracak?
3-Hatadan nefret et ama hataya düşenden nefret etme.
4-Günaha öfkelen ama günahkara acı, ona merhamet göster.
5-Sözü eleştir ama sözü söyleyene saygı göster.
6-Görevimiz, hastalığı tedavi etmektir, hastayı yok etmek değil."