ABD'nin dengesiz ve bir o kadar da İslam düşmanı olan Başkanı Donald Trump, ülkemizde tutuklu bulunan ajan Brunson'ı bahane ederek Türkiye'ye ekonomik savaş ilan etmesinin üzerinden yaklaşık iki ay geçti.
Ekonomik savaştan dolayı Ağustos ayı başlarında dolar ve Euro yükselince, ülkemizdeki Trump kişilikli esnaf veya firma sahipleri de zam üstüne zam yaptı.
Dolar veya Euro yüzde 30 veya yüzde 40 arttıysa da, içimizdeki namussuzlar ürünlere yüzde iki yüzlere varan oranlarda zam yaptı.
Erkan Tan'ın sabah programlarındaki ifadesiyle, içimizdeki haçlılar bitmedikçe, halkımız tam manasıyla huzura kavuşamayacak.
Dövizin yükselişini bahane eden fırsatçı hainler, salçasından, domatesine, dondurmasından şampuanına, unundan, çikolatasına kadar hemen hemen her ürüne zam üstüne zam yaptılar.
Tezgâhlarda iki-üç günde bir etiketler değişiyor.
Son haftalarda dolar ve Euro sistematik olarak düşmesine rağmen ürünlere zam bırakanların fiyatları düşürmemesi, ne kadar art niyetli olduklarını da ortaya koyuyor.
Bu ülkede zaman zaman yabancı ürünleri kullanmama, yerli ürünleri kullanmaya dönük kampanyalar düzenlense de, her tüketicinin ve tüm vatandaşların zam yapılan ürünlerin birçoğunun aslında yerli ürün olduğunu akıldan çıkarmaması gerekir.
Ülkemizin birçok ünlü markası ve market zincirleri, dövizi bahane ederek vatandaşı perişan edercesine zam yaptılar.
Fahiş zam yapanlar doların düşmesine rağmen etiketlerdeki veya ürünlerin gramajlarındaki oyunlarına devam ediyor.
Öyle ki aynı ürüne 15 gün içerisinde iki kez zam yapan fırsatçılar var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, "Bu dönemde döviz bahanesiyle dolarizasyonla sattıkları ürüne hiç alakası olmadığı halde zam yapanlar iflah olmayacaklardır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu dönemde döviz bahanesiyle, dolarizasyonla sattıkları ürüne hiç alakası olmadığı halde 1'e 3, 1'e 5, 1'e 10 zam yapanlar iflah olmayacaklardır. Helali haramı ayırt etmeyenlerin iflah olması mümkün değil. Şu anda da biz hukuk sistemini bu noktada çok kararlı çalıştıracağız. Emin olunuz ki nice fırtınaları atlatıp hedeflerine doğru yürüme başarısını gösteren Türkiye bu dönemi de aynı şekilde geride bırakacaktır" şeklinde konuştu.
Evet değerli okurlar gerçekten de son zamanlarda yaşanan kriz diye adlandırılan bu durumun 1994 veya 2001 krizleriyle en küçük bir benzerliği yoktur. Sayın Erdoğan'ın da dediği gibi, önceki krizler gerçekten de krizdi. Ancak bugün yaşananlar kesinlikle bir manipülasyondur. Bu manipülatif olayların arkası dışarıyla da bağlantılıdır.
İş dünyasındaki birçok isim de döviz kurunun bahane edilerek ürünlere fahiş fiyatla zam yapan fırsatçıların denetlenmesi ve ağır şekilde cezalandırılmasını istiyor.
Fırsatçıların en fazla fiyat artışı yaptığı ürünlerden biri olarak un gösteriliyor. Temmuz ayında 75 lira olan bir çuval unun, 110 liraya fırladığı belirtiliyor. Fırıncılar ise, bu durumun fırsatçılardan kaynaklandığını, hükümetle, euro veya dolar ile hiçbir ilgisi olmadığını ifade ediyor.
Öte yandan bu aralar en fazla konuşulan konulardan biri de, reyondaki fiyatlarla kasadaki fiyatların birbirinden farklı olması. Tezgâh ve kasada ortaya çıkan fiyat farklarını gören vatandaşlar ise adeta, isyan bayrağını açtı.
Geçtiğimiz haftalarda Ticaret Bakanlığı, döviz kurundaki artışı geçici dalgalanmaları bahane edip fiyatları artıran spekülatörlere yönelik 81 ilde eş zamanlı denetim başlattı. Denetim ekipleri fiyatların aylık değişimlerini incelerken, normalin üzerindeki artışlarla ilgili işlem başlatıldı.
Bizler de vatandaş olarak bu denetimlerin sürmesini ve vatandaşları sıkıntıya sokan firmaların mutlak suretle cezalandırılmasını istiyoruz.
Bu arada belki de her gün selam verdiğimiz, alışveriş yaptığımız bakkallarda bile durum aynı. Onlar da birçok ürüne kafalarına göre zam yapıyor.
Başlıkta da belirttiğimiz gibi, içimizde Trump'lar bitmediği sürece, bu sorunlar bitmez.
Herkesin vicdanı, kendi müfettişi olmalı ki, sıkıntılar azalsın.