Değerli okurlar bildiğiniz üzere 'yüzyılın felaketi' olarak adlandırılan ve ilki 6 Şubat'ta 7.7 şiddetinde, ikincisi ise aynı gün öğleden sonra 7.6 şiddetinde Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen iki büyük deprem tam on şehirde yıkıma yol açtı.
Günlerdir televizyon ekranlarından deprem görüntülerini izliyoruz. Elbette üzülmemek elde değil, ancak her kurtarılan can, bizlerin umudunu artırıyor.
Kahramanmaraş'ın ilçelerinden; Pazarcık ve Elbistan merkezli gerçekleşen deprem; Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'da büyük yıkıma yol açtı.
Her geçen süre zarfında ölü ve yaralı sayısı da güncellendi. Son verilerde 30 bine yakın ölü sayısı açıklandı. 80 binin üstünde insan bu depremde yaralandı. Depremin üstünden 7 gün geçmesine rağmen arama kurtarma çalışmalarında umut bitmedi.
Bu depremde yıkılan bina sayısının en son 6 bin 450 civarında olduğu belirtildi. Bu rakamlar gerçekten de çok büyük rakamlar.
Depremin tam on ayrı şehirde olması, yıkımın da bir o kadar fazla olması, devletin, hükümetin ve ilgili tüm kurumların işini zora soktu.
7 gün içinde; iki binden fazla artçı sarsıntının olduğu belirtilirken, 200 bine yakın kişi deprem bölgesinden tahliye edildi.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen devlet üzerine düşeni en iyi şekilde yapmak için tüm organları ile çabaladı.
Asker, polis, AFAD görevlileri, Kızılay ekipleri, itfaiye ekipleri, maden işçileri, gönüllü kuruluşlar, belediyeler, STK'lar ve daha sayamayacağımız her kurum, kuruluş ve bireyler, bir can kurtarabilmek için yoğun gayret gösterdi.
Toplamda 170 bine yakın personel görev aldı.
Dünyanın birçok ülkesinden ekipler deprem bölgesinde arama-kurtarma çalışmalarına katıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan deprem bölgesindeki illeri tek tek dolaştı ve devletin, depremzedelerin yanında olduğunu haykırdı.
Tüm bakanlar depremin gerçekleştiği illerde yoğun mesai harcadı. Başka şehirlerdeki valiler deprem bölgesine giderek çalışmalarda rol aldı.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ait 26 gemi deprem için görev aldı. Seyyar hastaneler kuruldu. Birçok bölgede çadır kentler, konteynır kentler kuruldu.
Battaniyesinden, suyuna, çocuk bezinden mamasına, kıyafetinden her türlü gıdasına kadar, deprem bölgesine TIR'lar dolusu yardımlar gönderildi.
Vatandaşlar depremzedelerin acısına ortak olmak için her türlü gayreti gösterdi. Kimi ekmek pişirip yolladı, kimi bileziklerini, kimi ise kumbarasındaki parayı yolladı.
Depremzedelerin ülkenin farklı bölgelerindeki devlet yurtları, kurum misafirhaneleri ve otellerde kalmaları için imkânlar oluşturuldu. Borçlar ertelendi. Maaşların ödeme tarihi erkene alındı. Reçetesiz ilaç almaları için kararlar alındı.
Toplam on şehirde OHAL ilan edildi. Sadece depremin olduğu iller değil, tüm şehirlerde okullar iki haftalığına tatil edildi.
Bozulan yollar çok kısa sürede onarılarak ulaşıma açıldı. Organizasyonlardaki kısa süreli eksikliklerin giderilmesi için büyük çaba gösterildi.
Bundan sonraki süreçte enkaz kaldırma çalışmaları gerçekleşecek. Daha sonra ise depremzedeler için kalıcı konutlar yapılacak.
Tüm bu çalışmalar olurken, bu ülkede -kendi fikirleri dışında hiçbir şeyi beğenmeyen- malum kesim, sürekli dezenformasyon yaparak, yapılan çalışmaları gölgelemeye çalışıyor.
Böylesi büyük bir depremin ardından hâlâ siyaset yapılması kesinlikle doğru değildir. Gün birlik-beraberlik zamanıdır.
Depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Rabbim ülkemizi bu tür felaketlerden korusun. Amin.