*Kamran İnan: "Haini en çok olan ülke, Türkiye'dir"
Enformasyon: Bilgilendirme, nam-ı diğer doğru bilgilendirme, doğru bilgiyi yayma…
Dezenformasyon: Yanlış bilgilendirme, nam-ı diğer kasıtlı bilgi, çarpıtma…
Son zamanlarda ülkemizdeki en önemli gündemlerden biri, şüphesiz 'Dezenformasyonla Mücadele Yasası'dır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde geçtiğimiz aylarda da gündeme gelen, ancak Meclis'in tatile girmesi ile az da olsa gündemden düşen bu düzenleme, 'dezenformasyon'un, yani yanlış bilgilendirmenin ne kadar masum görüntü oluşturan bir algı operasyonu olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
'Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi' Meclis'te kabul edildi.
'Sosyal Medya Düzenlemesi' olarak da bilinen bu düzenlemenin TBMM'de geçmemesi için bazı muhalif parti milletvekilleri akla ziyan tavır ve davranışlarda bulundu.
Kimi vekiller; fikir hürriyeti, gazetecilere özgürlük, basına destek tarzında süslü cümlelerle, güya medya mensuplarını koruyor, savunuyor gömlekleri giyinerek kürsüde boy gösterdi.
Kimi vekiller; adam öldürüp katil olmak ile, bu yasayı çıkararak -ne mantıkla söylendiyse- katil olmanın eş değer olduğunu haykırdı.
Kimi vekiller ellerine çekiç alıp, -çekiçle nasıl Meclis'e girdiyse- kürsüde telefon kırdı.
Bugüne dek, tek bir şehit asker, şehit polis, şehit korucu veya ülkeyi savunma adına gazi olanları desteklemek adına ağzını açmayanlar, -açamazlar- maskelerini takıp, sözüm ona gazetecileri -aslında kendi 'özgür' basınlarını- savundu.
Peki, özellikle muhalefet milletvekilleri tarafından karşı çıkılan bu düzenleme neyin nesi?
Kafataslarındaki beyin haznesinde çok az bir kırıntı olanlar için bile, kısa ve net ifadelerle anlatalım.
BU YASA SAYESİNDE; yalan haberlerin önüne geçilecek. Yalan haberi yayanlar 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası alabilecek.
BU YASA SAYESİNDE; internet yayını yapan kuruluşlar bası kanunu kapsamına alınacak ve yeni haklara kavuşacak.
BU YASA SAYESİNDE; Yerel gazetelerde yayınlanan resmi ilanlar, belli şartları yerine getirecek olan internet haber sitelerinde de yayınlanacak.
BU YASA SAYESİNDE; İnternet haber sitesi çalışanları, -özellikle ülkemizin batı şehirlerinde birçok avantajı olan- basın kartı alabilecek.
BU YASA SAYESİNDE; Çocuklarımızın -yasaya karşı çıkanların çocukları dâhil- internette veya sosyal medyada yasa dışı, ahlaki değerlere aykırı ve zararlı olabilecek içeriklere maruz kalmasının önüne geçilebilecek.
BU YASA SAYESİNDE; hukuka aykırı içeriklerin yok edilmesinin veya keyfi olarak ortadan kaldırılmasının önüne geçilecek.
BU YASA SAYESİNDE; ülkenin cumhurbaşkanından tutun da, evine ekmek götürmeye çalışan hamala kadar, her kesimden bireye küfürler savuran, künyesi bile olmayan internet haber siteleri, artık tabiri caizse -bence caiz- bu haysiyetsizliği yapamayacak.
Şimdi kalkıp birileri, güya bizi, gazetecileri savunmak adına bu düzenlemeye karşı çıkıyor. Çıksanız ne olur, çıkmasanız ne olur?
Düzenlemeye karşı çıkan, vatanını, milletini, bayrağını sevenlere sözümüz yok.
Amma, -vurgu olsun diye iki m harfi kullandım-, devleti eleştirmeye geldiğinde ağzından salyalar akıtan, kalbinin bir -siz her anlayın- köşesinde teröristi savunanlar, güya medya mensuplarını savunduklarını, külahımıza anlatsınlar. -Külahımız da inanmaz-
Bu ülkeyi, bu devleti sevenlere sürekli aynı kelimeyi -hain- kullandıklarını biliyoruz. Asıl hain onlar.
O yüzdendir ki, yazımın önsözü olarak, Rahmetli Kamran İnan'ın sözünü kullandım.
Unutmadan şunu söyleyeyim; bu düzenlemenin bazı maddelerinin yazılı basın olarak bizleri olumsuz etkilediğini de bilmiyor değiliz; lakin rakiplerimizin de pastamızdan pay alması gerektiğini kabullenmemiz lazım.
*Kamran İnan: Devlet Bakanlarından Edip Safter Gaydalı'nın amcası. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Devlet Bakanlığı görevlerinde bulundu. 4 dönem Bitlis Milletvekilliği, bir dönem Van Milletvekilliği yaptı. 86 yaşında hayatını kaybetti. "Türkiye, haini en çok olan ülkedir" sözü, uzun süre hafızalarda yer etmiştir.