Her şey 7 Ekim sabahı aldığımız bilgiyle başladı.
Filistin'de Hamas'ın silahlı kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları 'Aksa Tufanı' adıyla bir operasyon başlattı. Bu operasyon ile İsrail'in çeşitli bölgelerine sızan Hamas'ın silahlı kanadı, üst düzey komutanların da bulunduğu birçok kişiyi esir aldı.
Ayrıca Gazze tarafından İsrail tarafına roketli saldırılar başladı. İsrail ise buna çok ama çok sert karşılık vermeye başladı.
Fosfor bombalarının da kullanıldığı saldırılarda, Filistin'de binlerce kişi hayatını kaybetti. İsrail yönetimi tüm vatandaşları cezalandırıcı bir karar aldı. Elektrikler, sular kesildi, gıda girişlerine izin verilmedi. İnsanların bir kısmı belki de açlıktan hayatını kaybetti.
Hastaneler bile bombalandı. Gazze'deki vatandaşlara her şeylerini bırakıp güneye doğru göç etmeleri söylendi. Ancak göç eden konvoylara yönelik bombalı saldırılar oldu. Bu saldırılarda da yüzlerce kişi can verdi, yine birçok kişi de yaralandı.
Yaklaşık on gündür İsrail'in Filistin'e yönelik başlattığı saldırılar çığırından çıktı.
Savaş uçaklarının kullanıldığı, karadan tankların kullanıldığı acımasız saldırılarda, çoluk-çocuk, yaşlı-genç demeden binlerce insan öldürülüyor.
1947 yılında neredeyse İsrail diye bir devlet yokken, 1967'de Filistin'in önemli bir bölümü İsrail devleti tarafından işgal edilmiş, sonraki yıllarda parça parça alınarak bugünkü harita meydana gelmişti.
Şimdi İsrail devleti silah gücü ve savunma açısından çok çok güçlü olmasına ve toprak hacmi açısından iyi bir durumda olmasına rağmen, yine Filistin'i tamamen mevcut topraklardan silme politikası güdüyor.
Dünya ise bu olaylara sus-pus.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise uzun yıllardır Filistin'deki mağduriyeti dillendiriyor.
Son saldırıları da eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu gerginliğin daha da artarak tüm bölgeye yayılma endişesi olduğunu dile getirdi. Erdoğan, camilerin, hastanelerin bombalandığını, sivil yerleşim yerlerine saldırılar gerçekleştiğini belirterek, "360 kilometrekareye sıkışmış 2 milyon Gazze vatandaşının elektriğini, suyunu, yakıtını, gıdasını kesmek en temel insan haklarının ihlalidir. Gazze'de kadın, çocuk, anne, ne var ne yok hepsi yok ediliyor. Bundan kimse dertlenmiyor. Ama biz dertliyiz, biz dertleniyoruz. Eğer insan hakları evrensel beyannamesine zerre kadar saygınız varsa o zaman kusura bakmasınlar herkes acaba biz buraya ne gibi bir yardımda bulunabiliriz bunu konuşmaları lazım. Ama bunların böyle bir derdi yok. Şimdi kardeş Mısır makamları ile yakın iş birliği içinde inşallah Gazze'ye insani yardımlarımızı ulaştırmaya devam edeceğiz. Milyonlarca insan açlık tehlikesi ile karşı karşıyayken Filistinlilere yapılan insani yardımların kesilmesi ise yeni bir utanç lekesi olarak bu kararı alanların alnına yapışmıştır." dedi.
Ülkemizin mazlum halklara desteği de devam ediyor. Türkiye'nin yardımlarını taşıyan uçaklar Gazzelilere yardımların ulaşması için belirlenen havalimanlarına iniyor. İlaç, tıbbi malzeme, dayanıklı gıdalar, battaniye, konserveler, çocuk bezleri ve daha birçok yardım ürünleri, uluslararası Ariş Havalimanı'na iniyor, oradan da mazlum halklara ulaştırılıyor.
Bizler de bu savaşın bir an önce bitmesini ve mazlum halkların mağduriyetinin sona ermesini arzuluyoruz.
Van'da da son günlerde Filistin halkı için destek gösterileri oldu. Gıyabi cenaze namazları kılındı, mitingler düzenlendi.
Filistin halkı yıllardır büyük zulüm altında. Bizler de bu halk için duacıyız.
Ya Rabbim, sen Müslüman halkın yardımcısı ol!