“Ey insanlar! Muhakkak ki biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık... Ve sizi millet millet, kabile kabile yaptık ki, tanışıp kaynaşasınız... Allah katında en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır ” (Hucurat Sûresi, 13)

Son zamanlarda ülkemizde özellikle yabancılara yönelik kapsamlı ve planlı bir saldırı olduğu, insanlar arasında nefret tohumlarının ekilmeye çalışıldığına şahit oluyoruz.

Özellikle sosyal medyadaki sahte hesapların, ülkemizde başta Suriyeliler olmak üzere, Afganistan, Pakistanlı vatandaşlara yönelik, birçoğu yalan olan bilgiler paylaştığını görüyoruz.

Hükümetin gitmesini isteyen birçok güruhun da bu paylaşımları –zevkle- yaydığına tanıklık ediyoruz.

Son günlerde Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, –tartışmalar sonucu tanınmaya başladı- yabancılara yönelik nefret söylemleriyle ön plana çıkıyor. Özellikle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile karşılıklı atışmalar gündemdeki yerini koruyor.

Ülkemizde 3-5 milyon arası değişen mülteci sayısı konuşuluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise birkaç gün önce yaptığı açıklamada, hedeflerinin ülkemizdeki mültecileri, belli koşullar sağlandıktan sonra kendi ülkelerine göndermek olduğunu dile getirdi. Erdoğan, ülkemizdeki 1 milyon Suriyelinin ‘gönüllü dönüşü’ için hazırlıkların sürdüğünü dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib'teki briket ev sayısının 100 bine çıkarılacağını, 4 ayrı bölge için daha benzer bir planı açıklayarak, Türkiye'de bulunan başta Azez, Cerablus, El Bab ve Tel Abyad kökenliler olmak üzere 13 bölgeye 1 milyon kişinin dönüşü için de benzer bir proje planladıklarını söyledi.

Yukarıdaki Ayet-i Kerimede ifade edildiği gibi, Allah katında değerler, takvaya göredir. Irklara göre değil. Takva, Yaradan’dan korkmak, onun emir ve yasaklarına riayet etmektir.

Ülkemizdeki bir kesim ise ırkları ön plana çıkararak, özellikle yabancılarla ilgili suç unsurlarını gündeme taşıyarak, bir yandan ırkçılık yaparken, öte yandan da hükümeti hedef gösteriyor.

Son yüzyılın en büyük hastalığı olan ırkçılığı köpürtmeye gayret gösterenlere inan, ülkemizdeki her ferde eşit gözle bakılmalı. Elbette sıkıntılı olan, suç işleyen kim olursa olsun, kanunlar nezdinde cezası verilmeli.

Zaman zaman yaygın medyada bazı haber kanallarında suç işleyen kişiler eğer yabancı iseler hemen ırkları veya ülkelerinin ismi verilerek, hedef gösterildiklerine şahit oluyoruz. Yüz suç unsuru haberde, 90 suçlu bizim ülkemizden birileriyse, onların kim olduğu haberin detayında verilmezken, suçu işleyenler yabancı kökenli ise hemen izleyicinin odak noktasına yerleştirilmeye gayret gösteriliyor.

Uzun yıllar bu ülkede bazı kesimler Türk ve Kürt ırkları üzerinden insanları bir birine kırdırmak istedi. Allah’a şükürler olsun istedikleri başarı elde edilemedi. Elbette bu durumdan etkilenen bazı insanlar oldu. Ancak çok daha büyük neticeler hedefliyorlardı, bu gerçekleşmedi.

Şimdi aynı senaryonun yeniden ortaya konulduğunu görüyoruz. Herkesin bu konuda çok dikkatli olması gerekiyor.

Irkçılık yapmak hiçbir zaman doğru bir davranış değildir. Nasıl ki Şeytan (İblis), Allah’a isyan ederek Hz. Adem’e –ırkını üstün gösterip- secde etmeyerek ırkçılık yapmışsa, toplumda bazı insanlar da benzer davranışlarda bulunuyor.

Kimse kimseyi ırkından dolayı aşağılayamaz. Bir zamanlar Osmanlı topraklarında aynı coğrafyada yaşadığımız insanların torunlarını dışlamak, bizlere yakışmaz.

Doğru olan ise mülteci ve göçmenlerin planlı, programlı bir şekilde ülkelerindeki güvenli bölgelere gönderilmesidir.

Irkçılığı köpürtenlere de Rabbim fırsat vermesin.